Bazen şuna benzer ifadeler duyarız:
- Onu 10 yıldır görmüyorum, tamamen farklı bir insan! Onu iyi tanıyorum, falan filandı! Ve şimdi o kadar değişti ki onu hiç tanıyamazsınız bile!
- Kocam (karım) bambaşka bir insan oldu! Falancayla evlendim (evlendim) (ayrıntılı açıklama) ve onun filanca olduğu ortaya çıktı! Bir insan bu şekilde değişemez!
Belki.
Sürekli akan ve değişen bir nehir gibiyiz. İnsan su-protein oluşumudur ve %80'i sudan oluşur. Ve tıpkı bir su akıntısı gibi o da akar ve içindeki her şey değişir. Ve suyun akışının olduğu yerde, bir durumdan diğerine geçen bir enerji hareketi vardır.
Karakterimiz, doğum tarihi ve yaşam yolu numarasına göre burçlara karşılık gelen unsurların özelliklerinden etkilenmesinin yanı sıra, her yedi yılda bir çağımızın unsurlarının etkisi altına girmekteyiz.
Her yedi yılda bir insan vücudu ve hücreleri neredeyse tamamen değişiyor. Tüm kurucu organlarında yenilenme var. Ve her yedi yılda bir, kabaca toprak, su, ateş ve hava kavramlarına indirgenebilecek bir veya daha fazla sayıda doku unsuru, kişinin psikofiziksel durumunu belirler.
Biz, Dünya üzerindeki biyolojik-enerjik varlıklar, yedi katlı bir yaşam döngüsüne sahibiz. Antik çağlardan beri insanlar, yedi rakamının titreşimlerinin gezegendeki yaşamın neredeyse tüm ritimleri üzerindeki etkisini fark etmiş ve sistematize etmişlerdir. Gökkuşağının yedi rengi, yedi çakra, oktavdaki yedi nota, haftanın yedi günü, yedi uğurlu bir sayıdır, Rab'bin Tahtı'ndaki yedi lamba.
Yedi, Pisagor'a göre Birincil Aklın tüm başlangıcını içeren mükemmel bir sayıdır.
Lao Tzu'ya göre sağlık ve başarının temeli olarak psikofiziksel durumunu belirleyen yedi temel insan duygusu.
Ve görünüşe göre, Dünya'daki tüm yaşam için bu yedi katlı döngüyü belirleyen Ay'ın evrelerinin aynı yedi günü.
Her yedi yılda bir kişi, Zodyak'ın on iki burcunun unsurlarına karşılık gelen yeni bir enerji yapısı kazanır.
Koç - (0 - 7 yaş). Doğuştan itibaren koyun, kuzu ve kuzuyuz. Güzel, kabarık, sevecen, yuvarlak. Herkes bizi seviyor, evcilleştiriyor, okşuyor. Evdeki 7 yaşın altındaki çocuklar, ocağın, rahatlığın ve Güneş'in sembolü olan Ateş elementinin taşıyıcılarıdır. Muhtemelen onlara sevgiyle hitap edilmesinin nedeni budur: "sen benim güneş ışığımsın", "sen benim küçük kuzumsun".
Çocuklar hızlıdır, aktiftir, çok yer ve içerler.
Boğa - (7 - 14 yaş arası). Buzağılar. Uzandılar, köşeli hale geldiler, irade sahibi oldular. İstedikleri yere, nereye baksalar hemen kaçarlar. Bir gencin saldırganlığı onun hayatta kalmasının anahtarıdır. Ruh Koç düzeyinde ve bir yetişkinin görünümünde kalır. Düşünme, fiziksel bedenin büyümesine ayak uyduramaz. Kırılganlık, aşk, şüphecilik.
Çabuk büyümek istiyorum ve kimsenin sana büyükmüşsün gibi ihtiyaç duymamasından ve küçükmüşsün gibi sevilmek istemenden korkuyorum.
İlk aşk ve aşık olmak. İlk trajediler. Bir ailede ebeveynler 20-22 yaşlarında seçtikleri partnerin artık tatmin olmadığı bir yaştadır.
Bunun tek bir nedeni var - Elementler ve özellikleri değişti, ancak insanlar bunu bilmiyor ve tek bir nedenin olduğu yerde bir neden arıyorlar: aşktan düşmüşler, yorulmuşlar, tatmin değiller, uyuşmuyorlar.
Ve Boğa burcu genci, ebeveynleri yüzünden bir trajedi yaşıyor. İlk hayal kırıklıkları, kendinden şüphe duyma (bana bu kadar garip ve çirkin kimin ihtiyacı var (ihtiyacı var) ?!) Alınganlık. Sinirlilik. Kapalılık. Depresyon - neden yaşıyorsun?
Boğa gençlerinin içsel savunmasızlıklarını, kırılganlıklarını ve çaresizliklerini örtbas ettikleri, yetişkinler için anlaşılmaz bir noktaya ulaşan zulüm.
İkizler - (14 - 21 yaşında). Takımyıldızı, adını tanrı Zeus'un ikiz oğulları Castor ve Pollux'tan almıştır. Bir kardeş ölümlüdür. Diğeri ölümsüzdür. Çelişkilerin, karşıtların birliği ve mücadelesi.
Bir kişinin fiziksel olarak yetişkin olduğu, ancak ruhunun genç olduğu, henüz çiçek açtığı yaş. Maksimalizm. Dünyanın sadece 2 rengi var; beyaz ve siyah.
Liseyi bitiriyoruz, eğitimimize devam ediyoruz ve askere gidiyoruz. Romantik. Brigantinler. Kızıl yelkenler ve sonsuz: “O beni sevmiyor!” Veya "Yaşam boyu aşk!"
İlk evlilikler. Eş arayışına başlıyoruz. Bu gezegendeki biyolojik yaşamımızın devamına olan borcumuzu ödemenin zamanı geldi.
Hayatın anlamını arayın: şiir, müzik, festivaller, piknikler, dinlenme. Sadece bir peri masalı! Cinderella ve Prens, Ayı ve Prenses'in hikayesi. Bilginin özümsendiği çağ. Herhangi bir bilgi kolayca algılanır, ancak hepsi kişilerarası ilişkilerin prizmasından geçer.
Kanser - (21 - 28 yaş arası). Bir çift arıyoruz ve buluyoruz. Düğünler. Bütün arkadaşlarım ve kız arkadaşlarım evlendi. Çocuklar. Kim yalnız bırakıldı, çabuk, çabuk, sırf biri için, sırf yalnız kalmamak için.
Yaratma zamanı. Aile.
Uzmanlaşmış orta ve yüksek öğrenim kurumlarından mezun oluyoruz, askerlikten dönüyoruz ve çalışıyoruz. Baba ve anne gibi kendilerini biyolojik olarak gerçekleştiremeyenler, kendilerini profesyonel olarak - kariyer, yüksek lisans, tez - gerçekleştirirler. İş, iş.
Aslan - (28 - 35 yaşında). İlk çocuklar büyüdü, ikincisi doğdu. İlk boşanmalar, tatminsizlik - herkes evli ama ben değilim.
Herkes iş insanıdır ve ben...
Herkesin tezi var ama benim...
Hayal kırıklıkları. Böyle olacağını bilseydim, yapardım...
İkinci tezler, buluşlar. Büyük iş. Politika. İtiraf. Ya da günlük yaşamın karanlığı ve griliği, umutsuzluk, umut yokluğu. Başarılı insanlar ve kaybedenler olarak keskin bir tabakalaşma var.
İntiharların, ilk ciddi hastalıkların ve ölümlerin yaşandığı dönem.
Yeni hayat arkadaşları aranıyor. Aşıklar, metresler, yani. “Hava”-İkizler çağında ihtiyaç duyduğumuz ortaklar çoğu zaman ilgi çekici olmaktan çıkar. Biz kendimiz farklıyız. Ve hayatımızdaki her şeyin değişmez, kalıcı, yok edilemez olmasını isteriz. Ama "her şey akar, her şey değişir" ve "aynı nehre iki kez girilmez." Ve hayatın kararsızlığından acı çekiyoruz. Hızlı hareketinden dolayı biz de değiştiğimizin farkına varamıyoruz, bunu görmek istemiyoruz ve kendimiz de değişmek istemiyoruz.
Başak çağına giriyoruz.
Başak - (35 - 42 yaşında). Görünür bir istikrar zamanı. Çocuklar büyür ve büyür, bağımsız hale gelir, Boğa (7-14 yaş) veya İkizler (14-21 yaş) yaşına girerler. Ebeveynlerin belirli bir statüsü ve mali durumu vardır. Görünüşe göre hayat gelişti: tanıdık tanıdıklar, bir yaşam tarzı, yerleşik bir "benim ve benim". Kendi eviniz, kendi arabanız, kendi yazlığınız, kendi karınız, kendi tenisiniz ve tercih ettiğiniz partneriniz, kendi sosyal çevreniz. Göreceli barış ve... durgunluk zamanı.
40 yaş bir kadın için kritik bir yaştır.
42 yaş bir erkek için kritik bir yaştır.
“Beni sevmiyorlar, hayat başarılı değil, çocuklarım ve kocam anlamıyor” gibi şikâyet komplekslerine sahip kadınlar hastalanıyor, kendini yok ediyor ve ölüyor.
Annede şikâyetler biriktiğinde çocuklarda da hastalıklar birikir ve gelişir. Sevgi dolu anneler çocuklarına ve kocalarına özenle davranır, tüm ünlü doktorları ve şifacıları ziyaret eder, pahalı ilaçlar satın alır. Ve hiçbir şey yardımcı olmuyor.
Kocası tasarruflu bardaktan bir yudum aldığı gibi, o da bardaktan teselli bulmaya devam ediyor. Ve kadın acı çekiyor. Her şey onun istediği gibi gitmiyor. İçeride sıkışıp kalan duyguları ciddi hastalıklara dönüşür.
Aynı şekilde - bir adam!
Daha güçlü seks çok kırılgan bir enerji yaratığıdır. Erkekler sessizce acı çekiyor, tedavi görmek konusunda isteksizler. Cesaretle engelleri aşarlar, engelleri aşarlar, kariyer inşa ederler ve aile refahını sağlarlar. Sabırla eşlerinden ve diğer kadınlardan sevgi beklerler.
Ama bir erkek her zaman sevilmez! Sevginin enerjisinden, onun için yaratıcılığın ve yaratmanın enerjisi olan enerjiden yoksundur. Evliliğin ilk aylarında, tımar döneminde onu severler. Ve sonra çocuklarının annesi olan karısı çocukları sever ve kocasıyla ilgilenir. Kocası arka planda kaybolur; o, ailedeki maddi desteğin konvoyudur.
Herkese her şeyi borçlu. Ama onu sevmeye zaman yok: önce küçük bir çocuk, sonra çocuklar, sonra iş artı çocuklar, artı hastalık ve artı günlük yaşam.
Bir erkeğin hayatının gerekli enerjisi olarak aşk onu ve ondan ayrılır. Aşkı "kenarda" ararlar ve çok nadir bulurlar. Çünkü çok az sayıda kadın bir erkeği bu şekilde sevebilir. Para için değil, maddi refah veya toplumdaki konum için değil,... için değil, sadece sevmek için, ona Dünya'daki yaşamın büyük armağanını ortaklaşa gerçekleştirmenin mutluluğunu vermek için.
Bir adam her zaman çocuktur. Hayatla oynuyor. Küçük çocuklar "savaş oyunları"nda küçük arabalarla oynuyorlar. Büyük "çocuklar" büyük oyuncaklarla oynarlar - arabalar, uçaklar, büyük savaşlar.
Ve hayati enerjilerini çok çabuk boşa harcıyorlar ve sıklıkla 42 yaşında ölüyorlar!
Canlı bir hayat yaşayarak, etraflarındaki herkese kalplerinin, ruhlarının ateşini vererek bizi hayatlarının baharında bırakıyorlar: Joe Dassin, Vladimir Vysotsky, Andrei Mironov ve diğerleri.
"Erkeklere iyi bakın!" Sloganı birdenbire doğmadı. Onların gerçekten korunmaya, eğitilmeye ve sevilmeye ihtiyaçları var. Erkek çocukların sevgiyle yetiştirilmesi gerekiyor ki, bu anne sevgisi potansiyeli onlara parlak hayatları boyunca yetsin!
Sevgili kadınlar, erkeklerinizi sevin, onlar da size ilgi ve ışıkla karşılık vereceklerdir. Çünkü herhangi bir insanın unsuru Ateş'tir. Kadimlerin dünya görüşüne göre erkek Güneş'tir, kadın Ay'dır ve Güneş'in yansıyan ışığıyla, Armatürle parlar.
Terazi - (42 - 49 yaşında). Başak burcu zamanını atlattık. Birçoğu abartıldı, çoğu anlaşıldı.
Hayatta kalanlar yaşamaya devam ediyor. Ve hayat bir şekilde daha basit, daha kolay hale geldi çünkü hızlı Havanın zamanı gelmişti. Ancak şu anda yaşamın görünen dengesini korumak için tüm eylemlerinizi tartmanız gerekiyor.
Terazi - iki kase, sürekli salınım halindedir ve bir denge noktası bulmaya çalışır. Bu yaştaki çoğu insan, kaselerden birine veya diğerine ağırlık ekleyerek "boyunduruğu" dengelemeye çalışır.
Terazi zamanı, zihnin analitik yeteneklerinin ortaya çıktığı, güzel olan her şeyin takdir edildiği bir dönemdir. Ama hâlâ “taş atma” zamanıdır.
Çocuklar yetişkin oldu, ilk torunlar ortaya çıktı. Hayat Güzeldir! Yeni başarılar, yeni zaferler! Yeni başarılar, aşk için yeni arayışlar. Ancak aşk, manevi olduğu kadar fiziksel de değildir. Yeni seçilen biriyle tanıştığımızda, sadece sevgi dolu bir gece değil, her şeyden önce hoş mizah, rahat sohbet, bir kadeh şarap ve sıcak mum ışığıyla dolu bir akşam geçirmeyi umuyoruz.
Hayatın anlamını dini ve felsefi öğretilerde arayın. Varoluşun derinliklerini anlamak.
Akrep - (49 - 56 yaşında). "Sakalda gri saç, kaburgada şeytan" zamanı geldi.
İnsanın üreme yeteneklerinin gerileme zamanı. Doruk. Korkular. Nevrotik koşullar. Kadınlar dertleriyle meşgul: “Hayat bitti ama henüz bir şey görmedim.”
Erkekler cinsel istekte benzeri görülmemiş bir artış yaşarlar. Artık mumlar ve manevi konuşmalar yok. Seks. Giden yaşam enerjisini geri kazanmanın bir yolu olarak. Kendilerinden çok daha genç partnerler buluyorlar. Hem kadınlar hem de erkekler.
Akrep zamanı “taş toplama zamanıdır”. Tüm düşüncelerimizin, sözlerimizin, eylemlerimizin, arzularımızın ve eylemlerimizin meyvelerini topluyoruz. Ve aniden bu hayatta her şeyi yapmış gibi görünüyorsanız, yaşamanın hiçbir anlamı yok gibi görünüyor.
Yay - (56 - 63 yaşında). Ateş parlak, güçlü, şenlikli ve ciddidir. Yıldırım.
Güzel büyükanne ve büyükbabalar. Emekliler. Hizmet ve kariyer bitti. Gençlere yol verdiler. Torunlar büyüyor. Ve yaşlılar onlar için, “torunları için” yaşıyor. Nadiren - kendiniz için. Burada bir gelenek var: çocuklarınıza bir daire, bir araba, bir yazlık satın alın, çocuklarınıza ve torunlarınıza bakın. Bırakın çocuklar kendileri için yaşasınlar.
İleri yaştaki uygar insanlar kendileri için yaşarlar. Seyahat ediyorlar, yeni ve ilginç şeyler öğreniyorlar. Kariyer gelişimini sürdürmek zorunda kaldıklarında karşılayamayacakları hayatı yaşıyorlar. Hayat çok ilginç! Ve parlak ve özgür yaşıyorlar!
Oğlak burcu - (63 - 70 yaşında). Hayat Devam Ediyor. Torunlar zaten yetişkin. Büyük torunlar ortaya çıkıyor. Göreceli barış. Başarıyor muyuz? Ama hayır, bu çağda hala çok fazla enerji var! Bu, aktif sosyal ve politik yaşamın zamanıdır.
Bilgelik, kelimenin tam anlamıyla gençlik faaliyeti ve saldırganlıkla çoğaldı - Boğa burcunun zamanını hatırlayın!
Aşık olmak. Yeni evlilikler. Maksimalizm. Yeni fikirlere kapılıyoruz. Yeni literatürü okuyoruz ama çok dikkatli. Her şeyi eleştirmeyi unutmayın.
- Bizim zamanımızda öyleydi... Artık müzik eskisi gibi değil, pantolonlu saç modelleri de farklı. Ve Güneş yılın 360 günü parlıyordu.
Evet, 70 yaşındaki gençliğimizi işte böyle hatırlıyoruz, bizim zamanımızda kiraz çiçekleri yılın her mevsimi açıyordu...
Kova - (70 - 77 yaşında). Ayrılık vakti. Sevdiklerimiz, sevgili ve yalnız dedelerimiz birer birer gidiyorlar. Ancak kendi dönemlerinde uzun yaşamanın pratiklerini, yani oruç tutmayı, dua etmeyi, doğru nefes almayı ve doğayla iletişim kurmayı başaranlar, hayata tüm güçleriyle tutunurlar. Yaşlarının bilgeliğini her zaman duymayan yeni, genç nesille yaşıyor ve paylaşıyorlar, ah, nasıl da büyüklerinin bilgeliğini her zaman duymuyorlar.
Ama bu her zaman böyle olmuştur. Herkesin kendi yaşam deneyimini kazanması gerekir. Başkalarının hikayelerini dinlemek size kendi başınıza nasıl araba kullanacağınızı öğretmez.
Balık - (77 - 84 yaşında). Derin bilgelik. Konuşmaktan çok dinliyoruz. Çünkü Zodyak çemberini çevreleyen Balık, tüm yıldız bilgeliğini özümsemiştir.
Sevdiklerimize büyük ölçüde bağımlı olsak da, yanlış anlaşılma artık derin duygusal yaralara neden olmuyor. Yaşam boyu biriken tüm bilgilerin bilgiye dönüştüğü, yaşamın en içine kapanık ve gizemli dönemi.
Kural olarak, etraflarındaki her şeye sevgi, anlayış ve minnettarlıkla davranan insanlar bu çağa kadar yaşarlar. Gizemli, aşkın olan her şeye eğilimli: şifacılar, şifalı bitkiler, bilim adamları, besteciler, sanatçılar.
Koç - (84 - 91 yaşında). Ve hayat yeniden başlıyor...
Soru retorik ve çok acil. Birçoğumuz muhtemelen hayatta neredeyse çözülmeyen durumlarla karşılaşmışızdır, ilişkileri sürdürmemiz gerektiğinde ve bunu istediğimizde, sevgi ve birlikte olma arzusu olduğunda, ancak ne yazık ki bir şey tüm bunlara engel oluyor: birisinin bunu yapması gerekiyor. bir şekilde değişir.
Durumlar farklıdır: Bir kişi ya çok fazla içebilir, ya kıskanç olabilir ya da hile yapabilir. Belki çok zor bir karaktere sahiptir, aşırı hassastır veya histeriktir. Dayanılmaz bir futbol maçı hayranı olabilir ve bir sonraki maça bilet almak için dedikleri gibi "kendi annesini satar." Birisi iflah olmaz bir işkoliktir ve ailesiyle iletişim kurmak, yazlık ev vermek veya dairesini yenilemek için biraz bile boş zaman bulamaz. Ve bazı insanlar bir arkadaşlarını aramadan ya da en ufak bir konuda annelerine danışmadan bir saat bile yaşayamazlar.
Herkesin kendi “sorunları”, kendi eksiklikleri, kendi “acı noktaları” vardır. Ancak diğer tüm açılardan bu kişiyle yaşamak harikadır ve şikayet edilecek başka bir şey yoktur. Ancak hayata müdahale eden, her şeyi tomurcuk halinde bozan ve mutluluğun ve refahın önündeki ana engel olan tam da bu özelliktir. Yani ister istemez hayatın tüm alanlarına birlikte yayılıyor: gündelik, samimi, dünya görüşü.
Yani tam da ayrılığın, tüm ilişkilerden tamamen kopmanın eşiğinde olduğumuzda şu soruyu sorarız: Bir kişiyi değiştirmek mümkün mü? Ve tek bir cevap olacak: Bir kişiyi kendisi istemiyorsa değiştirmek çok zor ve neredeyse imkansızdır.
Olayların gelişimi için çeşitli seçenekler vardır.
1) Bir kişiyi kendi isteği dışında değiştirmek neredeyse imkansızdır. Skandallar, tehditler, ayrılma ve boşanma davaları ile bunun sağlanması pek mümkün değildir. Büyük olasılıkla, sadece sinirlenecek, onu anlamadığınız, onu kabul etmediğiniz, onu sevmediğiniz sonucuna varacak... Ve durum çözülmeden kalacak.
2) Bir kişi dış yaşam koşulları tarafından değiştirilebilir. Örneğin askerlik, yeni bir iş, işe girişmek veya iflas etmek, bir çocuğun doğumu, yakın birini kaybedebileceğinizin farkına varmak gibi. Bu dönemlerde değerlerin yeniden değerlendirilmesi, kişinin davranışlarına, hayatına ve eylemlerine bakılması söz konusudur.
Değişimin nedeni yakın birinin ölümü, yaşam şokları, kaza, savaş veya trajedi ise bu kötü ve zordur. Sonuçta bu bir anlamda “geri çekilme”, bir stres faktörüdür ve kişinin psikolojik olarak sağlıklı, mutlu ve dolu dolu bir hayata hazır kalacağı bir gerçek değildir. Kulağa ne kadar üzücü gelse de, bir insanı daha iyiye doğru değiştiren, onu daha güçlü kılan, dünya görüşünü genişleten, hayat hakkında daha küresel ve yapıcı düşünmesini sağlayan olumsuz yaşam olaylarıdır. (Fakat elbette kişinin "yıkıldığı", küstüğü, dibe düştüğü ve kötü olaylardan sonra kaderci olduğu durumlar da vardır).
3) İnsan en azından kendisi isterse değişebilir, bunun hayat arkadaşı, sevdikleri ve sevenleri için ne kadar önemli olduğunu anlar. Bu durumda ona mümkün olan her şekilde yardım etmeli ve desteklemeli, tüm zihinsel gücünüzle ve maddi olarak mevcut olanaklarınızla onu kolaylaştırmalı, değişim yolundaki her adımını müzakere etmeli ve tartışmalısınız.
4) Elbette kurnazca ve zaman alıcı başka bir yol daha var. Sabırlı, yaratıcı ve psikolojik “kurnaz” olmanız gerekir. Ve hatırı sayılır bir süre boyunca, kişinin kendisini değiştirmeyi istemesini sağlamaya çalışın. Ancak bu, zihinsel çalışma, dayanıklılık ve büyük istek gerektiren çok hassas bir süreçtir. Ve bir önemli nüans daha: Partnerinizdeki bariz bir kusuru düzeltmek istiyorsanız (hayata yıkıcı bir bakış açısı, bozulma, mantıksız sanrılar), bu iyi ve gerekli bir şeydir. Ancak bunu sadece zevklerinize, standartlarınıza veya ilgi alanlarınıza göre ayarlamak istiyorsanız, bunu yapmaya hakkınız olup olmadığını, bireye göre insani olup olmadığını, "yapay" olarak yaratılmış bir şeyle ilgilenip ilgilenmeyeceğinizi düşünmek daha iyidir. ortak, onu tekrar tekrar manipüle etmek isteyecek misin?
Elbette şunu da belirtmekte fayda var ki kişi yaşlandıkça onu bir şekilde değiştirmenin zorlaşması da artar. Gerçek şu ki, kişisel özelliklerimiz bize yalnızca doğa tarafından verilmemektedir, aynı zamanda yetiştirilme tarzına, çevreye, kişisel yaşama, mesleki tatmine ve çok daha fazlasına bağlı olarak yaşam boyunca da şekillenmektedir. Karakter ve mizaç doğal bileşenlerdir, ancak ideolojik tutumlar, zevkler, eylem motivasyonları, görüşler sosyal çevrenin ve kişisel deneyimin bir ürünüdür. Yani eğer “değişim adayı” hâlâ 16-18 yaş ile yaklaşık 26-28 yaş aralığındaysa, o zaman değişim şansı oldukça gerçektir.
Bu dönemde kişi kendisini üniversitede farklı bir ortamda bulabilir ve gelecekteki hayatı, mesleği ve mesleği ile ilgili önemli kararlar alabilir. Hayatının bu döneminde şirketi büyük olasılıkla değişecek ve yeni bir arkadaş ve tanıdık çevresi bulacaktır. Bu yaşta birkaç kez değişebilirler ve sonunda hayata dair temel görüşler oluşacaktır. Bir kişi bir aile kurmaya gelebilir. Ve bu arada, eğer bir arzu ve fırsat varsa, bunların hepsine katkıda bulunulabilir. Ve sonuç çok gerçektir, çünkü yaşamın bu tür "hassas" dönemlerinde (en hassas ve dolayısıyla belirleyici, belirleyici) kişilik değişiklikleri büyük olasılıkla meydana gelir.
Ancak ileri yaşlarda kişinin hayatı belli bir yöne girer, görüşler doğrulanır, inançlar güçlenir, stereotipler kemikleşir ve dünya görüşü hareketsiz kalır. Her şeyden önce alışkanlıklar, zevkler ve yaşam tarzı sağlam bir şekilde yerleşmiştir. Ve bu aşamada bir kişiyi iradesi olmadan değiştirmek neredeyse imkansızdır.
Ancak genel olarak şunu söylemeliyiz: Birbirinizi sevin, kişiyi olduğu gibi anlamaya ve kabul etmeye çalışın. Sonuçta her birimizin bazı eksiklikleri veya başka birinin hoşlanmayabileceği bir şeyi var. Düşünün, belki birisi sizi seviyor ve sizi yalnızca bir şey "için" değil, aynı zamanda takdir ediyor "karşın". Peki, eğer ciddi yaşam hatalarından bahsediyorsak, partnerinizi desteklemeye çalışın, onu değişim konusunda bağımsız bir karar vermeye itmek için tüm yol ve yöntemleri kullanın.
586 Konu 14. Kişisel Gelişim
Hatta bazıları yazarların ulaştığı sonuçlarla çelişebilir. Bunlar, bu koleksiyonda sunulan tüm malzeme yelpazesinin uyandırdığı düşüncelerdir.
1. Tek genel kural, her bölümde
Herhangi bir değişiklik durumunda, spesifik durumu dikkatlice analiz etmeliyiz.
bu durumun rakamları. Başka hiçbir genellemenin geçerli olmadığını kabul etmek
mevcut olması önemli bir sonuca yol açmaktadır: dikkate alınmasına yönelik herhangi bir girişim
duruma önceden belirlenmiş bir planın prizmasından bakmak büyük olasılıkla
başarısız olacaktır. Sahip olduklarımızı etkili bir şekilde kullanabileceğiz
ancak ne kadar az bildiğimizin farkına varırsak bilinir.
2. Belirli bir durumun koşullarını anlamak, gelişmemize olanak sağlayacaktır.
Verilen durumu değiştirmeye uygun bir müdahale yaratın. İÇİNDE
duruma göre detaylar değişebilir ama her durumda
Çaylar var ve onlara her zaman dikkat etmemiz gerekiyor.
3. Her koşulda değişim dengeleri bozar. Ne zaman
meydana geldiğinde hem dış hem de iç baskılar sıklıkla ortaya çıkar,
iptal etmeyi ve dengeyi yeniden sağlamayı hedefliyor.
Ancak denge yeni ve daha yüksek bir seviyeye yeniden getirilirse, o zaman
bu yeni ve daha tercih edilebilir olanı destekleyen güçler iş başında olacak
yeni pozisyon. Değişimin sürdürülebilirliğini sağlamak için temsilcisi
kadar bu değişikliğin sonuçları üzerinde çalışmalısınız.
bu aşamaya ulaşılamayacak.
4. Tamamen keyfi bir değişiklik son derece nadirdir. Bu kadar
Doğrudan yasağın basit ve etkisiz olduğu ortaya çıktı. İnsanlar
her zaman kendileri için daha iyi olacak şekilde hareket edin, çok tuhaf bir şekilde de olsa
Iyi sebepler. Belki bu temeller zayıf ve inşa edilmemiş olacak
ancak özellikle anlarsak yeterli sayılabilirler.
Belirli bir bireyin yaşam koşulları. Bir kişi değişirse, o zaman biz
bir şeyden vazgeçtiğini ve bu nedenle
kendisine verilenin karşılığında bir şey almayı bekleme hakkı
reddetmeye zorlandı. Robert Ruark 1 bir zamanlar "Şu Konuda Bir Şey" adlı bir kitap yazmıştı.
değerler”, geleneklerdeki ve ilişkilerdeki değişikliklere adanmıştır.
modern Afrika. Girişte diyor ki eğer istersen
insanlar kendileri için değerli olan şeylerden vazgeçtiler, o zaman karşılığında siz de teklif etmelisiniz
onlar için daha değerli bir şey. Planlama yaparken bunu unutmamalıyız
Değişim için müdahale ediyoruz. Erken aşamada değerli bir şey
bir psikoterapistle ilişki sağlayabilir ancak sonrasında mutlaka
hastanın yaşadığı dünya tarafından desteklenmelidir.
5. Bir diğer konu ise değişimin rastlantısallığıyla ilgilidir. Birisi
Bazı insanlar değişmek istemelerine rağmen değişmezler. Diğerleri
istememelerine ve yapabileceklerini anlamamalarına rağmen değişim
değiştirmek. Değişmek isteyenler önümüze hiçbir şey koymuyor.
1 Bakınız: Ruark R. Değerli bir şey. Bahçe Şehir. NY: Doubleday, 1955.
Curtis R., Stricker D. Terapinin içinde ve dışında insanlar nasıl değişiyor 587
Becerilerimizi test etmek dışında ne gibi sorunlar var? Ancak öngörülenin ötesindeki etik çıkarımlar nelerdir? (kurum) Bir kişi istemiyorsa ve anlamıyorsa değişim süreci nedir? Bu soruya bir cevabım yok. Ancak hastayla sözleşmeye dayalı bir ilişkimiz olmadığında veya sözleşmeyi ihlal ettiğimizde ortaya çıkabilecek sorunlara karşı daha bilinçli olmanızı istiyorum.
6. Bir psikoterapistin bilgi birikimi terapiyle sınırlı değildir. Bu kadar
Hem klinik hem de sosyal psikologların öğretecek çok şeyi var
biz ve birbirimizi. Bu olasılık bazen örtülüyor çünkü onlar
Farklı laboratuvarlarda farklı problemler incelenir ve incelenen problem
Ma genellikle çözümünün yapısını belirler. Tartışmanın ana kaynağı
değişime yol açan şeyleri araştırmacılar kendi yöntemleriyle görebilirler
incelenen probleme bağlı olarak mu, ancak bu bizi yanlış yola yönlendirmemeli
diğer tüm kaynakları ihmal edecek kadar mantıklı
takma adlar
7. Neye odaklanılmalı: nasıl İnsanlar değişiklik ya da nasıl
Biz onları değişmeye zorlayabilir miyiz? hedeflemeli miyiz
kişilik değişikliğinin bu şekilde mi olması yoksa bizim için asıl meselenin mi olması gerektiği
Bu değişimin meydana geldiği süreç? Belki de öyle
Sosyal ve klinik psikologlar arasındaki sınırın yattığı yer burasıdır
mi. Dış gerçekliğe mi odaklanalım, işler nasıl gidiyor?
sosyal psikologlar mı, yoksa klinik psikologlar gibi eğitim almışlar mı?
Esas olarak iç değişime mi odaklanmalıyız? Bu bir hatırlatmadır
En çok birey ve çevre arasındaki ilişki sorunu üzerinde tartışılmaktadır.
ekonomik çözümü bunların etkileşimi kavramında yatmaktadır.
İçsel değişimin dinamiklerini göz ardı eden bir sosyal psikolog
Bireyin müdahale girişimine aktif tepkisini görememesi,
en azından bazen veya bazı insanlarda başarısız olacak
mi. Klinik psikolog iç dünyayı değiştirmeye çalışıyor
gerçekliğin bu değişimi destekleyip desteklemeyeceğini hesaba katmak pek mümkün değil
Önemli ve kalıcı bir sonuç üretir. Bizim bakış açımız
seçim yapmak yerine iç ve dış arasındaki etkileşimi tanımak
onların arasında.
8. Dış müdahalelerimizin etkisini istiyorsak
dayanıklıysa, değerlerinin nasıl belirlendiğini hatırlamanız gerekir.
iç yapılar üzerindeki etkileri. işkence yaptık
Duyguları, bilişsel süreçleri değiştirelim (bilişler), bilgi,
kişinin beklentileri ve motivasyonu. Böylece kişiye özel hizmet sağlıyoruz.
kişinin çevresine farklı bir şekilde tepki verme yeteneği. Eğer tamam ise
Silah, neden olunan değişiklikleri desteklemiyorsa, büyük olasılıkla yapmayacaklardır.
uzun ömürlü olacak. Burada yine genişlemeye ihtiyacımız var, su değil
bakış açımızı yakalayın.
9. Bir insanı değiştirmenin temel yolu eğitimdir.
Bilgi aktarımından çok daha fazlasıdır. HAKKINDA
588 Konu 14. Kişisel Gelişim
Eğitimin gereklilikleri (deneyimsel öğrenme)Öğretmenin kilit rolüne dikkat çekerek sürekli konuşuyorlar. Bir öğretmenin başarısı hem yaptığı işle hem de en önemlisi kişi olarak neyi temsil ettiğiyle belirlenir. Öğretmen ve öğrenciler arasındaki yoğun ilişkide temas kurulur, ancak çoğu zaman bilinçsiz olan direnç, ortak bir hedefe doğru ortak ilerlemeyi engeller. Değişim temsilcisinin becerisi, bu ilişkilerin geliştirilmesini ve sürdürülmesini kolaylaştırabildiği ve değişimi kolaylaştırabilecek bir ilişki biçimi oluşturma olasılığının önünü açtığı ölçüde ortaya çıkar.
10. Değişim aracısının belirleyici rolü hakkındaki fikirlerin ışığında şu soru ortaya çıkıyor: Psikoterapist olmak mümkün mü yoksa doğuştan mı olmak gerekiyor? Duyarlılık, temas ve sosyallik gibi bazı nitelikler vardır (çünkü insan duyarlılığı, ilgililik ve bağlantılılık kapasitesi), bunları elde etmek kolay değil. Bunlar kesinlikle gereklidir ancak değişimin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Ancak öğrenebileceğimiz belirli teknikler, geliştirebileceğimiz belirli beceriler ve değişim sürecini nasıl yöneteceğimize dair belirli bilgi, teori ve anlayış vardır. Bettelheim'ın kitabının başlığında yazdığı gibi: "Sevgi tek başına yeterli değildir."
Bu kitapta değişim sürecine ilişkin çok sayıda örnek ve farklı açıklamalar gördük. Hangi açıklama doğrudur? Teorilerin doğru ya da yanlış olamayacağı unutulmamalıdır. Gerçeğin doğru algılanması ve anlaşılması açısından yararlı ya da yararsız olabileceklerini söyleyebiliriz. Tek bir doğru açıklama aramak yerine, tüm açıklamaları aklınızda tutmanızı ve onlardan, anlamanıza ve değişimi gerçekleştirmenize yardımcı olacak tutarlı, gerçekliğe dayalı bir açıklamaya dönüştürülebilecek olanı seçmenizi öneririm. Bazı açıklamalar bazı insanlar için diğerlerinden daha uygundur, bazıları ise bazı durumlar için diğerlerinden daha uygundur. Pek çok açıklama geliştirilebilir ve bunların yaratıcı birleşimi o kadar güçlü olabilir ki, bunlar bizi daha iyi bir anlayışa doğru iter ve insanların değişmesine yardımcı olma amacımızı gerçekleştirmek için bizi daha umut verici bir yola yönlendirir.
1 Bakınız: Bettelheim V. Sevgi Yeterli Değil: Duygusal Rahatsızlığı Olan Çocukların Tedavisi. Glencoe, IL: Özgür Basın, 1950.
D. P. Schultz SAĞLIKLI KİŞİLİK 1
Sağlıklı kişilik nedir? Sağlıklı bir kişiliğe sahip insanın özellikleri nelerdir? Böyle bir insan nasıl davranır, düşünür ve hisseder? Sen veya ben sağlıklı bir insan olabilir miyiz?
Bu sorular giderek artan bir şekilde yalnızca psikologlar tarafından değil, aynı zamanda milyonlarca insan tarafından da sorulmaktadır. Tahmin edebileceğiniz gibi bu soruların ardından birçok farklı yanıt geliyor. “Kendi kendine yardım” serisinden yeni bir hayat vaat eden rehberler olan pek çok kitap var. Bunlardan bazıları banal, abartılı ve anlamsızken, diğerleri kendimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olma potansiyeli taşıyor.
Pek çok Amerikalı eğitimlere katılıyor ve iç benliklerini (ve bedenlerini) keşfedip açığa çıkardıkları çeşitli grup psikoterapilerine katılıyor. Suçlular ve uyuşturucu bağımlıları, öğrenciler ve öğretmenler, işçiler ve yöneticiler, genç ve yaşlı, zayıf ve şişman, bu tür deneyimlere katılarak, görünüşe göre kendilerinde daha önce şüphelenmedikleri değişiklikleri ve kaynakları keşfediyorlar.
Bu çok popüler hareketin ana teması daha sağlıklı bir benliği bulmak ve tanımlamaktır. Bu hareketteki vurgu, çocukluktaki çatışmaların ve geçmiş duygusal travmaların iyileştirilmesinden çok, gizli yeteneklerin, yaratıcılık rezervlerinin, enerjinin ve motivasyonun açığa çıkarılmasıdır. Önemli olan kişinin şu anda ne olduğu ya da geçmişte ne olduğu değil, ne olabileceğidir.
Akıl sağlığından ziyade öncelikle akıl hastalıklarını inceleyen psikoloji, kişinin kişisel gelişim potansiyeline ilişkin çalışmayı uzun süredir ihmal etmiştir. Ancak son yıllarda giderek daha fazla psikolog, bir kişi olarak değişme ve gelişme yeteneğinin farkına varmaya başlıyor.
1 Schultz D.P. Büyüme Psikolojisi: Sağlıklı Kişilik Modelleri. N.Y. vb.: Van Nostrand Reinhold Company, 1977. S. 1-5, 143-146. (Çeviri: El. Zagryazhskaya.)
590 Konu 14. Kişisel Gelişim
“Kişisel gelişim psikologları” (çoğu kendilerini hümanist psikologlar olarak görüyor) insan doğasına dair yeni bir bakış açısı sunuyor. Akıllarında olan kişilik tipi, psikolojinin geleneksel dallarında daha önce tanımlananlardan farklıdır: davranışçılık ve psikanaliz.
Hümanist psikologlar geleneksel yaklaşımları eleştirir çünkü davranışçılık ve psikanalizin insan doğasına dar bir açıdan baktığına ve insanların yükselebileceği yükseklikleri hesaba katmadığına inanırlar. Davranışçılığı, kişiyi bir makine, “davranışı doğal bir şekilde gerçekleşen karmaşık bir sistem” olarak görmekle suçluyorlar. Davranışçılar bireyi düzenli, düzenlenmiş, önceden belirlenmiş bir organizma olarak tanımlar; örneğin bir termostattan daha spontane, canlı ve yaratıcı değildir. Psikanaliz, nevrotik ve psikotik davranışlara odaklandığından bize insan doğasının yalnızca hasta veya biçimsiz yanını gösterir. Freud ve takipçileri sağlıklı bir insanı değil, duygusal bozuklukları olan bir kişiyi inceliyorlar; insan doğasının en iyisi değil en kötüsü.
Ne davranışçılık ne de psikanaliz kişisel gelişim potansiyelimizle, bizden daha büyük ve daha iyi olma arzumuzla ilgilenmez. Aslında bize insan doğasına dair oldukça karamsar bir tablo çiziyorlar. Davranışçılar bizi dış uyaranlara pasif tepki verenler olarak görüyor ve psikanalistler bizi biyolojik güçlerin ve çocukluktaki çatışmaların kurbanları olarak görüyor.
Kişisel gelişim psikologlarına göre kişi bundan çok daha fazlasıdır. Çoğu kişi dış uyaranların, içgüdülerin ve çocukluktaki çatışmaların kişiliği etkilediğini inkar etmese de, kişiyi bu güçlerin ebedi kurbanı olarak görmüyorlar. Geçmişimizin, biyolojik doğamızın ve çevremizdeki koşulların üstüne çıkabiliriz ve çıkmalıyız. Bu potansiyel olarak ezici güçlerden kişisel olarak bağımsız olarak gelişmeli ve büyümeliyiz. Kişisel gelişim psikologları bir kişinin iyimser ve umutlu bir resmini çizerler. Kendimizi açma ve zenginleştirme, potansiyelimizi geliştirme ve gerçekleştirme, olabileceğimiz her şey haline gelme yeteneğimize inanıyorlar.
İnsan potansiyeli hareketinin savunucuları, "normal"in üzerinde arzu edilen bir kişisel büyüme ve gelişme düzeyinin olduğunu varsayar ve kişinin, bu potansiyeli tam olarak gerçekleştirmek için bu daha yüksek seviye için çabalaması gerektiğini savunur. güncelleme potansiyeliniz. Başka bir deyişle, kendinizi duygusal bozukluklardan kurtarmak yeterli değildir; nevrotik veya psikotik davranışların olmaması, sağlıklı bir kişiliğin belirlenmesi için yeterli bir kriter değildir. Zorunlu olmasına rağmen bu sadece ilki
1 Skinner B.F.Özgürlük ve Özgürlüğün Ötesinde. NY: Knopf, 1971. S. 202.
Schultz D. Sağlıklı kişilik 591
Kişisel gelişim ve kendini gerçekleştirme yolunda heyecan verici bir adım. Birey daha fazlasını başarmalıdır.
Bu bakış açısı, akıl hastalığından kaçınmanın zaten yeterince zor olduğuna inananlar için cesaret kırıcı olabilir. Artık onlara normal olmanın yeterli olmadığı, daha yüksek düzeyde kişisel gelişim fırsatını kaçırdıkları söyleniyor. bir tür "olağanüstü durum". Ama normal olmanın nesi yanlış? Hayatınız (nevrozlar ve psikozlar olmadan) zengin ve anlamlıysa neden daha yüksek bir gelişim düzeyi için çabalamalısınız? Bu soruların cevaplarını kendi deneyimlerinizden biliyor olabilirsiniz. Sonuçta tamamen sağlıklı olabilirsiniz (duygusal bozuklukların olmaması ve ihtiyaçlarınızın ve arzularınızın yeterince karşılanması şartıyla) ve aynı zamanda mutsuz olabilirsiniz.
Kişisel gelişim psikologlarının söylediklerine (ve belki de kendi deneyimlerimize) güvenirsek, hayatın her alanında tatmin olmanın ve aynı zamanda dayanılmaz bir sıkıntı, durgunluk, umutsuzluk ve anlamsızlıktan muzdarip olmanın mümkün olduğunu kabul edeceğiz. Görünüşe göre, ideal koşullar altında bile, neyin yanlış olduğunu belirleyemesek de, sanki içinde önemli hiçbir şey yokmuş gibi hayatımızın büyük boşluğunu hissedebiliyoruz. Rahat yaşayabiliriz, iyi bir işe sahip olabiliriz, sıcak ve sevgi dolu bir aileye sahip olabiliriz, endişelenmeyebiliriz ve aynı zamanda büyük bir neşeye, her şeyi kapsayan bir ilhama, güçlü bir çağrı veya görev duygusuna sahip olmayacağız. (adanmışlık veya bağlılık). Açıkçası, bu durumda her şeyin o kadar da iyi olmadığını düşünüyoruz. Dışsal refahımıza rağmen hayatlarımız olması gerektiği kadar dolu değil.
Rus yazar Leo Tolstoy, ilk bakışta her şeyi mükemmel olan bir adamın canlı bir tanımını yaptı. Bu adam, varoluşun anlamsızlığına dair ezici bir duygu tarafından o kadar ezilmişti ki, intiharın eşiğindeydi. “Neden yaşamalıyım?” diye sordu. Tolstoy, anlattığı acıyı çok iyi biliyordu çünkü kendisi hakkında yazmıştı.
Üzerinde durduğum şeyin çöktüğünü, üzerinde duracak hiçbir şeyimin kalmadığını, yaşadıklarımın artık olmadığını, yaşayacak hiçbir şeyimin kalmadığını hissettim... Hayatım durdu...
Ve sonra ben, mutlu bir adam olarak, odamdaki dolapların arasındaki çapraz direğe kendimi asmamak için ipi kendimden sakladım, burada her akşam... [soyundum]; Kendimi hayattan kurtarmanın çok kolay yolunun cazibesine kapılmamak için silahla ava çıkmayı bıraktım. Ne istediğimi bilmiyordum. Hayattan korkuyordum, ondan uzaklaşmayı özlüyordum ve bu arada ondan başka bir şey bekliyordum.
Ve bu, her tarafta mükemmel mutluluk olarak kabul edilen bir şeye sahip olduğum bir zamanda başıma geldi. Nazik, sevgi dolu ve sevgili bir karım, iyi çocuklarım ve benim açımdan hiçbir zorluk yaşamadan büyüyen ve büyüyen büyük bir mülküm vardı. Sevdiklerim ve tanıdıklarım tarafından her zamankinden daha fazla saygı görüyordum, yabancılar tarafından övülüyordum ve kendimi fazla kandırmadan adımın görkemli olduğunu düşünebiliyordum. Aynı zamanda deli ya da ruhsal olarak sağlıksız olmadığım gibi, tam tersine hem ruhsal hem de fiziksel gücün tadını çıkardım.
592 Konu 14. Kişisel Gelişim
Akranlarım arasında nadiren gördüğüm şey: fiziksel olarak biçme işinde çalışabilir, erkeklere ayak uydurabilirdim; zihinsel olarak böyle bir stresin hiçbir sonucunu yaşamadan 8-10 saat aralıksız çalışabilirim...
Bugün yaptıklarım ne olacak, yarın ne yapacağım, tüm hayatım ne olacak? Neden yaşamalıyım, neden bir şeyi arzulamalıyım, neden bir şey yapmalıyım? Beni bekleyen kaçınılmaz ölümün yok etmeyeceği bir anlam var mı hayatımda?
Bu sorular dünyadaki en basit şeydir. Aptal bir çocuktan bilge bir yaşlı adama kadar her insanın ruhunda ses çıkarırlar. Kendi tecrübelerimden de gördüğüm gibi bunlara cevap vermeden yaşamaya devam etmek mümkün değil 1 .
Tolstoy, yaşadığı ruhsal çalkantıyı elli yaşındayken yazmıştır ve o dönemde sağlıklı bir insan olduğu düşünülemez. Bu bizi asıl soruya geri getiriyor: Sağlıklı bir kişilik nedir? Şu ana kadar sadece ne olmadığından bahsettik. Ve bunun iyi bir nedeni var; sağlıklı bir kişiliği neyin oluşturduğunu bilmiyoruz çünkü bu alanda çalışan psikologlar arasında çok az fikir birliği var. Sağlıklı bir kişiliğin pek çok tanımı vardır - o kadar çoktur ki, bunlar küçük bir kitap şeklinde toplanabilir. Bu seviyedeki bilgimizle elde edebileceğimiz en iyi şey, bize en eksiksiz görünen gerçek psikolojik sağlık kavramlarını keşfetmek ve bizim hakkımızda ne söylediklerini anlamaktır.
Gordon Allport, Carl Rogers, Erich Fromm, Abraham Maslow, Carl Jung, Viktor Frankl ve Fritz Perls tarafından önerilen sağlıklı kişilik modellerini tartışacağım. Bu teoriler diğerleri arasında modern psikolojinin en gelişmiş, tanınan, etkili ve dikkat çekici teorileri olarak seçilmiştir. Bu teorisyenlerin hepsi kişisel gelişim psikologları olmasa da, her biri normalin üzerinde belirli bir düzeyde kişisel gelişim olduğuna ve bu kritere göre kişisel gelişim psikolojisinin genel yönüne uyduğuna inanmaktadır.
Sağlıklı bir kişilik kavramı hayati önem taşımaktadır. İçeriğinin anlaşılması zor, karmaşık, tartışmalı, birçok boşluk, yarı gerçek var ve şüphesiz tuhaf ve tuhaf bir şeyler var. Bu nedenle kapsamaya çalıştığı alanı, yani kişinin kişiliğini yansıtır.
Pek çok psikolog, sağlıklı kişilik çalışmasının psikolojinin odak noktası olması gerektiğine inanır; İnsan sağlığını başka hangi disiplin incelemelidir? (İnsanlık Hali)? Dünyayı iyiye ya da kötüye doğru bir kişi değilse ne değiştirebilir?
1 James W. Dini Deneyimin Çeşitleri. NY: Longmans, Green, 1920. S. 153-153. Bu pasajın neredeyse tamamı W. James “The Variety of Religious Experience” (St. Petersburg: Andreev and Sons, 1910/1992, s. 130-131) kitabının Rusça baskısından alıntılanmıştır. “İtiraf” metninin yayınlanmış versiyonlarından biri » L.N. Tolstoy. Biraz farklı bir versiyon için örneğin koleksiyona bakın: Tolstoy L.N. Sessiz kalamam. M.: Sovyet Rusya, 1985. S. 50, 54.
Schultz D Sağlıklı kişilik 593
Hayatımızın içeriği üzerinde, sorunlarımızı çözerken kullandığımız psikolojik sağlık düzeyinden daha büyük etkisi olan bir şey var mı?
Abraham Maslow'un çok açık bir şekilde ifade ettiği gibi: "Eğer kasıtlı olarak olabileceğinden daha aşağı olmayı planlıyorsan, seni uyarıyorum ki hayatının geri kalanında mutsuz olacaksın."<.„>
Şu anda bilimin ileri temsilcileri, milyonlarca yıl önce insanın hayvanlar dünyasından yavaş yavaş ayrıldığından şüphe duymuyor. Malzeme bilimciler, eskileri bir şeye dönüştürme sürecini derinlemesine incelediler... Bir kişinin görünümündeki niteliksel ve derin değişikliklerin sosyal ve emek faaliyetleriyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.
Aletlerin yaratılması ve amaçlı kullanılması insanın ayırt edici bir özelliğidir.
İnsan, en ilkel araçların bile yardımıyla kendisine ve yakınlarına yaşam için en gerekli şeyleri sağlayabiliyordu. Bu, insanın doğal faktörlerin etkisine olan bağımlılığını keskin bir şekilde azalttı ve biyolojik türlerin gelişiminde önemli bir rol oynayan doğal seçilimin önemini azalttı.
Kolektif emek faaliyeti sürecinde insanlar sosyal gruplar halinde birleşti. Bu, mesaj alışverişinin bir yolu olarak konuşmanın ortaya çıkmasına ve gelişmesine yol açtı. Aynı zamanda ses aparatı ve beynin düşünme ve konuşmadan sorumlu alanları da gelişti. Ancak çok önemli olan duyu organları önemini kaybetmiş, görme, koku ve işitme körelmiştir.
İnsan nasıl gelişti ve değişti?
Modern maymunların ve insanların atalarının, eski çağlarda sürüleri yaşayan dar burunlu maymunlar olduğunu varsaymak için her türlü neden vardır. Bu, büyük ölçüde insanlar ve primatlar arasındaki dış özellikler ve davranışlardaki benzerliği belirler. Ama önemli olanlar da var.
İnsan ataları, karasal yerleşimden inip buraya geçerek dik yürümeyi edindi. Böylece serbest kalan ön ayaklar, basit emek operasyonlarını gerçekleştirmek için kullanılabilir. Vücudun düzleştirilmesi ağırlık merkezinin kaymasına neden oldu ve bu da iskelet sistemi ve kas-iskelet sisteminin yeniden yapılandırılmasına neden oldu. Omurga daha esnek hale geldi.
Zamanla, eski adam esnek, kemerli bir ayak geliştirdi, pelvis hafifçe genişledi ve göğüs de genişledi.
Gelişmekte olan kişinin hareketleri daha özgür hale gelmiştir. Evrimde ileri bir adım, insanların daha karmaşık ve hassas el hareketleri yapmasını sağlayan başparmakların karşılıklı hareket edebilmesiydi. Ayrı başparmak, silahların ve aletlerin elde güvenli bir şekilde tutulmasını mümkün kıldı.
Aletlerin, av silahlarının ve ateşin ortaya çıkışıyla birlikte insanın beslenme düzeni de değişti. Ateşte pişirilen yiyecekler çiğneme sindirim aparatı üzerindeki yükü azalttı. Bağırsaklar giderek kısaldı ve yüz kaslarının yapısı değişti. Yavaş mutasyon değişiklikleri sırasında ağız aparatı ve gırtlak yavaş yavaş dönüştü. Sonuç olarak, kişi gelişmiş konuşma organları aldı.
Açıklanan değişiklikler hemen gerçekleşmedi, yüzlerce nesile yayıldı. İnsan, modern görünümüne yaklaşık 40-50 bin yıl önce kavuşmuştur. O zamandan beri insanların yaşam tarzlarında dramatik değişiklikler oldu, benzeri görülmemiş teknolojik yetenekler ortaya çıktı, ancak insanın görünümü önemli ölçüde değişmedi.
İnsanların psikolojisi dışsal veya içsel nedenlere bağlı olarak değişebilir mi? Çoğu kişi için değişiklikler ciddi bir çatışmayı temsil eder, çünkü koşullar ne olursa olsun kişi her zaman "yüzünü" korumak ve kişiliğini kaybetmemek ister.
Bir kişi zamanla değişir mi - psikologların görüşü
Aslında değişimin bir kişi için alışılmadık bir durum olduğuna inanılıyor; yalnızca kendisine özgü nitelikleri koruyarak dünyaya uyum sağlamayı tercih ediyor.
Bu bakış açısının bir örneği, insanların bazen kurtulması inanılmaz derecede zor olan kötü alışkanlıklara bağımlılığıdır.
Ancak psikiyatri bu ifadeyi tamamen çürüterek, samimi arzusu olması koşuluyla bir kişiyi değiştirmenin mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Çoğu zaman insanlar psikolojik bir sorunun varlığından dolayı değişime ihtiyaç duyarlar.
Bunlar arasında çatışma davranışı, düşük öz saygı, belirsizlik, yetersizlik ve olumsuzluğun mantıksız tezahürü yer alır. Bir kişi rahatsızlık nedenini çevredeki tezahürlerde aramaya başlarsa, deneyimli bir psikoterapistin bile ona yardım etmesi pek mümkün değildir. Fakat birey olumsuzluğun nedeninin kendisinde saklı olduğunu fark ettiğinde kişinin değişime hazır olduğu söylenebilir.
Bir kişiyi kelimenin tam anlamıyla değişmeye zorlayan birkaç yaygın neden vardır:
- Genellikle tutumdaki değişikliklerle ilişkili zihinsel şok. Bu bir çocuğun doğumu ya da sevilen birinin başına gelen bir trajedi olabilir. İnsanlar sevdiklerinin iyiliği için ya da kendi ölümcül hastalıklarını öğrendikten sonra değişebilirler. Duygusal şok o kadar güçlü olabilir ki kişinin özünü tamamen değiştirebilir;
- Bilincin gelişimi - ruhsal büyüme başkaları tarafından fark edilmeden gerçekleşir. Kişi yavaş yavaş kendini geliştirir, her gün evrenin yeni yönlerini öğrenir ve bilincini geliştirir. Akrabalar, böyle bir kişinin psikolojisindeki değişiklikleri uzun süre fark etmeyebilir, ancak toplantıların oldukça nadir gerçekleştiği eski tanıdıklar, değişiklikleri hızla fark eder. Bu arada, bu tür değişen psikoloji, birikmiş deneyimlerin sizi dünyaya yeni bir şekilde bakmaya zorladığı yaş testini de içerir. Elbette kişi yaşla birlikte her zaman değişmez; her şey onun kat ettiği yolu değerlendirme yeteneğine bağlıdır;
- Koşullar, gücü bazen karşı konulmaz görünen oldukça güçlü duygusal deneyimlerin kaynağıdır. Örneğin insanlar hapishaneden sonra hem iyi yönde hem de kötü yönde değişebilirler. Başka bir şehre taşınmak veya iş değişikliği nedeniyle değişiklikler mümkündür. Doğru, çoğu durumda psikoloji değişmeden kalır ve kişi önceki davranışına dönerek zaten tanıdık koşullara döner. Ancak bazen çevrenin etkisi gerçekten psikolojiyi etkiler. Nadir bir kişi hapishaneden çıktıktan sonra ruhunu arındırabilir ve bir kez akıllı, kendi kendine yeten insanların eşliğinde, çoğu onları taklit etmeye başlar, kendileri tarafından bile fark edilmeden kendilerini geliştirir;
- Finans, hem olumlu hem de olumsuz değişim için güçlü bir teşviktir. Çoğu zaman, daha önce kapalı olan bir ruhta, bir kişiyi hayır işlerine para harcamaya ve pişmanlık duymadan yakmaya zorlayan gerçek bir devrim meydana gelir ve daha önce açık ve iyi huylu olan bazı insanlar, karakterlerinde cimrilik gibi özellikler bulur ve tamamen geri çekilir. dünya.
Mizaç, kendiniz üzerinde çok fazla çalışma gerektiren değişiklikler olan doğuştan gelen niteliklerden biridir. Bununla birlikte, bir kişinin mizacında nadiren radikal bir değişiklik olur; bu ancak dizginlenebilir.
Kendinizi nasıl değiştirebilirsiniz?
Bir kişi hayatındaki bir şeyden memnun değilse, kişiyi minimum düzeyde değiştirirken rahat bir varoluş uğruna kendinizi değiştirmeyi deneyebilirsiniz.
- Başkalarının görüşlerine bağımlı olmak, özgüvenin azalmasına neden olur. Nitelikleriniz hakkındaki olumlu düşüncenizi istikrarlı hale getirirseniz ve bir kişi olarak kendinizle ilgili kendi fikirlerinize güvenmeyi öğrenirseniz durumu düzeltebilirsiniz;
- Başarısızlık korkusu, zamanla yoğunlaşan ve kendini gerçekleştirmeyi engelleyen başka bir durumdur. Bu durumda, hayatı önemli ölçüde zorlaştıracak olumsuz bir sonuç elde edebileceğiniz için durumu düzeltmek için bağımsız girişimlere başvurmamanız önerilir. Başarısızlık ve belirsizlik korkusundan kurtulmak için etkili bir teknik seçebilecek profesyonel bir psikoloğun yardımını aramak en iyisidir;
- Depresyon eğilimi, insanların daha kötüye doğru değişmesinin yaygın bir nedenidir. Depresyonun olağan nedeni, kişinin belirli kurallara göre yaşamak istememesi, ancak içsel bir yasağı aşamamasıdır. Sonuç, hayata olan ilginin yavaş yavaş kaybolmasıdır. Değişimi başarmak için ilerlemeye devam edecek motivasyonu bulmanız gerekir. Yağmurdan sonra güneşin her zaman göründüğü ve hayatı zenginleştirmenin birçok yolu olduğu, bunların arasında kendiniz için en uygun yolu bulmanız gerektiği unutulmamalıdır.
Bir kişinin karakteri ister koşulların etkisiyle ister kendi üzerinde dikkatli bir çalışma sonucunda değişsin, bunların olumlu değişiklikler olması önemlidir.
