Geminin başlatılması
Şampanya, madeni paralar, çanlar
Margaret Baker
Bitmiş gövde duruyor. Gemiye isim verilip denize indirilmeyi bekliyor. Bu çok önemli bir nokta. Hiçbir şey şansa bırakılmamalı. Herhangi bir ihmal veya dikkatsizlik, geminin iyi itibarını zedeleyebilir ve ömrü boyunca şanssız kalacaktır. Yani burada hiçbir önemsiz şey yok.
Bir zamanlar Çarşamba, bir geminin suya indirilmesi için en uygun gün olarak kabul edilirdi ve tam tersine Cuma günlerinden kaçınılırdı. Günümüzde çok az insan bu tür işaretlere inanıyor: örneğin, Cunard şirketi hayal kırıklığına uğramaktan korkmuyordu astar "Sayılar" 13 Ağustos 1976 Cuma günü; yüz yıl önce, sırf böyle bir tarih yüzünden gemi, etkilenebilir pek çok yolcuyu kaybetmiş olurdu.
İniş anında güneş parlıyorsa, bu, tıpkı bir düğündeki gibi, iyi şansın işaretidir. Takım denizaltı "Nautilus" Kuzey Kutbu'na yaptığı başarılı geziyle ünlü olan Bay'ın favori bir sözü var: "Güneş her zaman Nautilus'un üzerinde parlıyor" . Bu söz, geminin suya indirildiği gün doğdu. O zamanlar yoğun bir sis vardı ama son anda vaftiz annesi Tam bir şişe şampanya kırmak üzereydim ki sis aniden dağıldı, öyle aniden ki küçük bir mucize gibiydi.
Varışla Hıristiyanlık Vaftiz törenleri ve gemilerin kutsanması, insan kaybı yaşanmadan daha sakin hale geldi. Ancak bu yüzyılın başında, örneğin Aberdeen'de, bir geminin suya indirilmesine "sadece" gemi marangoz çıraklarının dövülmesi ve zorla yıkanması eşlik ediyordu; bir kısmı suya giren geminin kaldırdığı dalgaya atıldı ve başları üç kez suya daldırıldı.
Müziğin, kurbanlık hayvanların kanının ve güçlü romun sadece yaşayanların değil ölülerin de ruhunu yükselttiğine ve neşelendirdiğine inanılıyordu. Batı Hindistan Şirketi'nin gemileri denize indirildiğinde böyle geleneksel bir tören vardı. Atalara yönelik lezzetlerle dolu ve çiçeklerle süslenmiş gemi, denize indirilmesinin arifesinde karışık bir Hıristiyan-pagan ritüeline tabi tutuldu: kutsandı ve ardından beyaz horozların, tavukların ve koyunların yanı sıra siyah kan da kutsandı. keçiler güvertesini sular altında bıraktı.
Japonya'da bir gemi suya kaymaya başladığında pruvasındaki sepetler açılır ve kuşlar uçar, bu da geminin deniz dalgaları üzerinde mutlu uçuşunu simgelemektedir. Benzer bir tören 1885'te Amerikalıların inişinde de yapılmıştı. "Chicago" gemisi ; daha sonra vaftiz annesi kırmızı, beyaz ve mavi kurdelelerle süslenmiş güvercinleri havaya saldı.
Zamanla kanın yerini şarap aldı. Günümüzde şampanya hem özel günlerin içeceği hem de gemilerin suya indirilmesine eşlik eden ortak bir detaydır. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yasaklama sırasında yerini zencefil birası aldı. Misyoner gemileri sütle vaftiz edildi. Kraliçe II. Elizabeth 1976'da vaftiz edildi "Yenilmez" gemisi bir şişe yerel - bu durumda mürver çiçeği - şarap kullanarak. Vaftiz için "Lady Gwendolen", "Lady Grazia", "Lady Patricia" ve "Miranda Guinness" gemileri bira taşımak için tasarlanmış, sahibi ünlü bir kişi Bira şirketi "Arthur Guinness, Sun and Company" Doğal olarak kendi üretimimiz olan bir ürün kullandık. Thor Heyerdahl "Ra"nın papirüs teknesi vaftiz edildi keçi sütü, Fas'ta misafirperverliği ve iyi niyeti simgeliyor.
Suyla vaftiz edilen gemiler her zaman şanssızdır. Gelenek, böyle bir vaftizden sonra ilk inme girişiminin olduğunu söylüyor ABD Donanması gemisi USS Anayasası arızalı. Gemi ancak bundan sonra hareket etti "Komodör James Seaver gövdeye doğru yürüdü ve en kaliteli eski Madeira şişesinden birini parçaladı." Ancak 1858'de USS Hartford Hiç gecikmeden, üç kez suyla "kutlandıktan" sonra suya girdi: önce Commodore Downes'in kızı burnuna bir şişe Hartford Sprint maden suyu kırdı, ardından Commodore Strainham'ın kızı bir şişe Connecticut Nehri suyunu burnuna kırdı. Teğmen Preble güverteyi deniz suyuyla ıslattı.
Fransa kıyılarında balıkçı teknelerinin suya indirilmesi töreni genellikle dini bir çağrışım taşıyordu ve çok etkileyici görünüyordu. Rahip geminin üzerine kutsal su serpti ve mürettebata kutsanmış ekmek dağıttı. Geminin vaftiz babası ve annesi, kutsanmış ekmekle dolu direkteki deliklere çaprazlama beş çivi çaktı. İkinci Dünya Savaşı'na kadar neredeyse hiç değişmeden kalan bu tür ritüeller artık yok oluyor, ancak bazı insanlar hâlâ bir gemi "Hıristiyan" değilse mürettebat toplamanın daha zor olacağına ve vaftiz edilmemiş bir "patron"un gemiye bindirilmesinin daha zor olacağına inanıyor. gemi batacak ve geminin kendisi seni çekecektir.
Orta Çağ'ın zor zamanlarında, kaydırağın altındaki tutucu takozları kırmak gibi riskli bir görev suçlulara verilmişti; Daha sonra, New England gemi yapımcıları bunu kendileri yapmaya başladılar, ancak "dibin altında" tehlikeli işler için etkileyici miktarlarda içki şeklinde ek tazminat talep ettiler (ve almaya başladılar).
İniş sırasında meydana gelen ölüm veya yaralanma, çoğu denizcinin gözünde gemiyi şanssız olarak damgaladı; pek çok ihtiyatlı gemi yapımcısı, parçaların farklı yönlere uçmaması için ince bir gümüş tel ağının içine bir şişe şampanya yerleştirdi. Şişe kırılmadıysa, bu iyiye işaret değildi. Hatta bazı Amerikan tersaneleri, zamanda uçan bir şişeyi yakalaması ve ona istenen yönü vermesi ve böylece başarılı bir iniş sağlaması gereken özel kişiler - "şişe yakalayıcılar" bile çalıştırıyor. Newcastle'da bir gün iniş sırasında şişe kırılmadığında ve gemi çoktan suya girdiğinde, vaftiz babası acilen yedekte çekildi ve tören başarıyla yüzer durumda tekrarlandı.
Modern gemi denize indirme töreni - Birçok insanı cezbeden, eski geleneklerden kaynaklanan parlak bir gösteri. Ancak şimdi, tantanalar, rahiplerin kutsamaları, diğer gemilerin düdükleri, seyirci kalabalığı ve inişten sonraki ciddi ziyafetle dolu tüm bu muhteşem kutlamada, ayinin mistik önemi arka plana itildi.
Eski bir gelenek, iyi şans getirmesi için direği kurmadan önce direğe bozuk para saklamaktır. - tamamen unutulmadı. 1937 yılında inşa edilen tersane balıkçı teknesi Bluenose , tarihinin en büyük gemisinin yaratılışını kutlayan bu geminin görüntüsü Kanada on sentlerine basıldı. Bu tür madeni paralar, diğerlerinin yanı sıra, 1963 yılında bu guletin bir kopyası olan Bluenose-N'nin direklerinin altına yerleştirildi. İçin eğitim yelkenli gemisi "Sir Winston Churchill" doğal olarak seçildiler Churchill'in portresiyle altın taçlar .
Geminin sahibi bu geleneğe kayıtsız kalırsa, tersane çalışanları ceplerine uzandılar - onlara göre ritüele uymak o kadar zorunluydu ki. Hiç şüphe yok ki lüks gemiler her zaman bir madeni para hazinesiyle donatılmıştı. New England'da direkler söküldüğünde Vanderbilt yatları Büyük kalabalıklar, geri kazanılacak altına hayretle bakmak için toplandı. Ciddi bir hayal kırıklığına uğradılar; basamaklardan yalnızca 1 sentlik bir madeni para çıkarıldı!
Kim bilir, belki de bu paralar, geminin ölmesi durumunda mürettebatını Styx'ten geçirmek zorunda kalacak olan Charon için tasarlanmıştır? Örneğin Portekizliler, tam da bu amaçla ölen kişinin tabutuna hâlâ bozuk para koyarlar. 1962 yılında Londra'da yapılan bir keşif bu soruya biraz ışık tutabilir: Thames Nehri'nde bulunan ve MS 2. yüzyıldan kalma bir Roma ticaret gemisinin basamakları. e., resmin bulunduğu bir madeni para keşfetti Şans - antik Roma "Şanslı Kadın" , - geminin dümenini elinde tutuyor. Hiç şüphe yok ki bu para onun gözüne girmek için konulmuştu.
Sesi "yumuşatmak" için, metalin eritildiği banyoya sıklıkla altın ve gümüş eklenirdi (aynısı kilise çanları yapılırken de yapılırdı). Örneğin bir İngiliz Donanması gemisinin metal çanında "Malaya" 1916 yılında inşa edilen bu binaya sadece altın paralar değil, gümüş Malaya doları da eklendi.
Bir gemide hiçbir şey (gösteriden sonra) zil kadar önyargılara sahip değildir. Tıpkı figür başı gibi, çoğu zaman geminin kendisinden çok daha dikkatli korunurdu.
Zil önceden dikkatlice emniyete alınmış olsa bile, kaderin sesi gibi bir gemi kazasının habercisi olabilir.
Cornish mezarlığında boğulmuş bir kaptanın gömüldüğünü ve iddiaya göre mezarının sesini duyabildiğini söylüyorlar. Buna inanmayan bir denizci mezara gelse o da duymuş ve bir sonrakinde ölmüş. Bir denizcinin evi veya tabakları aniden çalmaya başlarsa, bu, bir geminin zili gibi, geminin ölümünün habercisiydi. Bulaşıkların tıngırdaması hızla durursa, o zaman inanılıyordu “Şeytan yanına gemi yerine sadece iki denizci alır” . Birisi zili çalarken yanlışlıkla yanlış sayıda vurursa, hemen sesi kısmalı ve zile vurmalısınız. "cevap olarak" ortaya çıkan kötü güçleri yok etmek.
Denizciler, adını veya bayrağını değiştiren gemileri, üzerine çok nadiren yeni adın kazındığı bir çandan tanırlar. Britanya 1946'da teslim olduğunda uçak gemisi "Colosses" Fransa'ya yeni bir isim verildi "Arromanches" ancak Fransızlar geleneklere sadık kalarak zili değiştirmediler. Üzerindeki isim buydu "Devasa" Yıllar sonra iki filonun birleşmesinin bir işareti olarak İngiltere'ye bir "müze parçası" olarak iade edildiğinde.
Belli bir deniz subayı anlattı Basil Lubbock, Clipper's Tearooms'un yazarı (1914), 1913'te New Orleans'ta, daha sonra Portekiz bayrağı altında seyreden ve çağrılan çandan öğrendiği gibi "Ferreira". Mürettebat gemiyi sevmesine rağmen onu sevgiyle çağırıyor "El Pekin Camisola" ("Kısa Gömlek") , çok bakımsızdı, gösterişli renklerle boyanmıştı ve bir zamanlar ikinci kaptanın gururu ve neşesi olan bakır olanları gümüş boyayla kaplanmıştı. Deniz subayı çakı ile zili kazıdı ve yazıyı gördü "Cutty Sark", 1869" . "Zili bir bıçakla sessizce vurdum ve neredeyse yarım yüzyıl boyunca tüm denizlerde, tropiklerde ve kükreyen kırklarda güneşin doğuşunu ve karanlığın başlangıcını haber veren zengin sesi yeniden duydum."
Çeviri: I. G. Rusetsky Çizimler: V. Mileiko
"Tekneler ve Yatlar" dergisinin 1980, Sayı 6'sından.
Geminin inşa edildiği yerde, belirlenen saatte bölgenin her yerinden insanlar toplandı. Yakışıklı gemi kızakta duruyordu ve suya kaymak üzereymiş gibi görünüyordu. Ancak sapa bir şişe sert içecek kırmadan inişten söz edilemezdi. Her zaman ana olan dini sembolizmi, ortaçağ kanonlarını ve deniz hukuku kavramlarını birleştirdi.
Tuhaf gelenekler
Gemi vaftizi geleneğine ilişkin ilk “raporlar”, Mısırlıların firavunun gemisini suya indirdiği MÖ 2. bin yıla kadar uzanıyor. Daha sonra Romalıların ve Yunanlıların bu yöndeki eserlerine çeşitli atıflarda bulunulmaktadır. Bunun nasıl olduğuna dair çok az bilgi var, sadece geminin kaderi mutlu olsun diye tanrıları herhangi bir şekilde yatıştırmak istedikleri açık. Bunun için çeşitli önlemler alındı.
Viking zamanlarında güverteye kan serpmek (sadece kurbanlık hayvanlardan değil) sıradan bir olaydı.
Orta Çağ'da, Büyük Engizisyon cadıları ararken, yeni gemilerin vaftiz töreninin tamamı din adamları tarafından yönetiliyordu. Her şey (bir çocuğun vaftizinde olduğu gibi): dua hizmeti, kutsama, "su" ile aydınlanma (aslında en azından şarapla!), isimlendirme. Daha sonra fırlatma emri verildi ve ölüm cezasına çarptırılan suçlular geminin altındaki takozları çıkarmak zorunda kaldı. Her ihtimale karşı, tehlikeli bir iş, bir kişiye acımasız bir şaka yaparsa, o zaman bu kadar pişman olmaz.
Daha sonraki bir zamanda, 16. yüzyılda, görünüşe göre insanlar, Poseidon'a hediye olarak güverteye şarap döktükleri gümüş bir fincan denize atıldığında geleneğe ahlaki açıdan dayanamadılar. Bu nedenle bardağın yerini şişe aldı. Bir şişenin ilk kez 1699 yılında İngiltere'de bir geminin pruvasında kırıldığı kesin olarak biliniyor. Ve 19. yüzyılda rahibin yerini geminin "vaftiz annesi" olan bir kadın aldı. Hayır, başı belada olan kadın gemide ve yanında "vaftiz annesi" var. Tarih bunun nedeni konusunda sessizdir, ancak o zamandan bu yana gemilerin suya indirilmesi süreci meraklı ve bazen de üzücü anlarla doludur.
Bir gün “vaftiz annesi” olarak atanan prenses, gücünü hiç hesaba katmadan törenin onur konuğunu hastane yatağına gönderir. Şişe kırıldı (hiçbir şey geminin kaderini tehdit etmedi!), ancak konuğun kafası ağır hasar gördü. Bu olaydan sonra önlem alınması gerekiyordu - şişeyi sapa bağlamaya başladılar. İzleyiciler şişe parçaları nedeniyle birkaç kez yaralandıktan sonra, konteynerin kendisinin de bir ağa sarılması gerekti.
Önyargılar ve gemilerin kaderi
Kediler suyu sevmediği için gemiler şanslı. Aksi takdirde kara kedilerin gemi pruvasının önünde yüzmesinin yasaklanması gibi bir gelenek mutlaka olurdu. Ancak başka birçok batıl inanç, önyargı ve kötü işaretler de var. Üstelik o kadar çok var ki, bir gemiyi başarıyla suya indirmek bir kuraldan çok büyük bir başarıdır.
Kendiniz karar verin:
Şişe ilk seferde kırılmalıdır. Mutlaka. Aksi takdirde tarihin söylediği gibi sıkıntılar yaşanacaktır. Açıklayıcı bir örnek, kruvazörün pruvasındaki şişeyi üç kez (!) kırmayı başaramayan "Albion" gemisinin "vaftiz annesi" Prenses Alice ile ilişkilendirildi. Gemi kızakta sürünürken seyircilerden birinin sinirleri buna dayanamadı ve şefkatli bir yoldaşın çabaları sayesinde şişe sonunda kırıldı. Ama artık çok geç. Geminin su yüzeyine çarpan dalgası kıyıdaki birçok kişiyi sürükledi.
Amerikan tersanelerinde “şişe yakalayıcı” diye bir pozisyon bile var, onun görevi kırılmamış şişeyi yakalayıp işi bitirmek! Genel olarak şişe sağlam kalmamalı, kayıkhaneye dolanmamalı ve hiçbir durumda devrilmemelidir!
Şişe alkol içermelidir. USS Anayasasını su şişesi kullanarak tanıtmaya çalıştılar. Komutan bir şişe eski Madeira alıp geminin pruvasında kırana kadar hiçbir şey çıkmadı.
Geminin adı vaftiz töreni sırasında verilmeli ve değiştirilemez, aksi takdirde her şey ölüm ve enkazdır.
Vaftizden sonra kap su yüzeyine sorunsuz bir şekilde girmelidir. Gerçek: Titanik fırlatılırken kütüklerden biri geminin altından fırladı ve altında sıkışıp kalan bir adamı öldürdü. O zaman bile bu kötü bir alamet olarak görülüyordu.
Bugün bile kaptan kamarasında geminin ilk suya indirilmesinden itibaren mantarın bulunması zorunludur. Bu, gemiyi zarar görmekten koruyan bir tür muskadır. “Vaftiz annesinin” portresi de oraya asılmalıdır.
Modern zamanlarda gemi vaftizi
Günümüzde bir geminin veya yatın suya indirilmesi büyüleyici bir gösteri, binlerce izleyicinin ilgisini çeken bir tören gösterisidir. Geminin pruvasında mutlaka bir şişe şampanya kırılacaktır.
Doğru, artık parçaların izleyicinin neşesini karartmaması için onu özel bir ağda "paketlemek" gelenekseldir. Ayrıca tasarımın çizilmesi veya karmaşık tasarımın bozulması ihtimali de azalır.
Ve bir ilginç gerçek daha. Şans eseri, geleneksel şampanya şişeleri genellikle çok dayanıklıdır. Bu nedenle kaderi baştan çıkarmamak için kusurlu bir şişe alırlar. Kesinlikle kırmak için!
Günümüzde işletmelerin sürekli değişen ekonomiye uyum sağlayabilmeleri için esnek olmaları ve çok yönlü ekipmanlara sahip olmaları gerekmektedir. MAX teknolojisi son derece esnek bir denizcilik teknolojisidir; ağır yapıları (gemiler, tekneler, yüzer iskeleler, kesonlar), uzun mesafeli gemi onarım modüllerini ve açık deniz acil kurtarma birimlerini kaldırabilir.
Son derece uygun maliyetlidir, . Üstelik uygun bakım ve bakımla uzun yıllar dayanırlar. Pnömatik tekerlekli çantalar, teknenin gövdesine yumuşak ve esnek bir destek sağlar ve diğer birçok yöntemden çok daha güvenli olan suya indirilmesine yardımcı olur. . Tekneleri suya indirmek ve geri almak için daha çevre dostu MAX pnömatik tekerlekli torbalara yatırım yaparak çevreyi korumak için üzerinize düşeni yapın.
Bu nasıl çalışır?
İhtiyacınız olan tek şey keskin nesnelerin bulunmadığı bir kızaktır; Gerekli çekiş kuvvetini sağlamak, ; ve birkaç lastik hava yastığı. Sönük kauçuk hava yastıkları gövdenin altına yerleştirilir ve yapıyı kaldırmak için şişirilir. MAX şişirilebilir kauçuk hava yastıkları, yüksek yük taşıma kapasitesiyle tasarlanmıştır ve burulma kabiliyetini kullanarak teknenin suya batmasını (veya boruya bağlı olarak sudan kaldırılmasını) kolaylaştırır.
Popüler kullanımlar:
Genel Ticari Gemiler: Türkiye'nin ilk pnömatik rulo torbalı gemisinin denize indirilmesi gerçekleştirilen 8600DWT OFMAR Atasoy, 2007 yılında MAX'ın minderleri ve tam teknik desteğiyle İstanbul'da denize indirildi.
Mavna: Mavnalar genellikle karaya oturur (özellikle Güneydoğu Asya'da) ve diğer yöntemler yerine şişirilebilir kauçuk hava yastıkları kullanılarak fırlatılır; çünkü bu, en çok yönlü ve uygun maliyetli yöntemdir.
Kauçuk hava yastıkları, hafif gemiler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, demir römorkör ikmal gemileri, tankerler, kimyasal tankerler, yüzer havuzlar, ağır tarım yapıları, inşaat kesonları vb. dahil olmak üzere ağırlığı 10.000 tondan az olan her türlü gemi için tasarlanmıştır.
MAX kauçuk hava yastığı teknolojisi, Kuzey Amerika'daki en büyük gemi yapımcılarından bazıları tarafından bile uygulanmaktadır.
Fırlatma sahasında iyi bir koordinasyon ve spesifikasyon sağlamak için vinçler, aksesuarlar ve kauçuk hava yastıkları tedarik etmenin yanı sıra, ilk danışmadan tamamlanmaya kadar tüm projeleri ele alıyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki birçok şirketin gemi denize indirme ve onarım projelerinde maliyetleri azaltmasına yardımcı olduk, bize yazmanız yeterli, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarız!
Gemi onarımı ve tersanelerden fırlatma için kullanılan lastik hava yastıkları, geleneksel yöntemlere göre daha ucuz, daha güvenli ve daha çevre dostudur. Bunu tweetle!
Profesyonel rekabet nedeniyle hesaplama ayrıntılarını açıklayamasak da bu kılavuz, MAX'ın müşterilerine ne tavsiye ettiğine dair genel bir fikir vermeyi amaçlamaktadır.
Bölüm: Geminin Denize İndirilmesi
MAX kauçuk hava yastıkları, küçük mavnalardan büyük kargo gemilerine kadar çeşitli gemilerin suya indirilmesi için uygun maliyetli bir çözümdür. Ancak tekneleri suya indirmek ve geri almak için kullanılan pnömatik tekerlekli torbaların herkese uygun tek bir yöntem olmadığını anlamak önemlidir. Aslında MAX ekibi, geminin (veya yapısının) gerekli tüm teknik özelliklerini anlamalıdır, çünkü bu yöntem aynı zamanda kesonları fırlatmak için de kullanılabilir. yüzen yataklar vb.) ve dış faktörleri dikkate alın.
İlk adım, boyutu ve hacimleri belirlemektir.
Gemilerin ana boyutlarının ve tipinin belirlenmesi
MAX'ta önce dinleriz, sonra konuşuruz.
Danışmanınızdan önce personelimiz genellikle sizden bazı teknik spesifikasyon formlarını doldurmanızı isteyecektir. Geminin toplam uzunluğu (LOA), kirişi, tasarımı, fırlatma ağırlığı (hafif) ve çalışma yüksekliği (geminin zemini ile teknesi arasındaki mesafe) gibi faktörler dikkate alınacaktır. Bu, ekibimizin fırlatma sırasında yapının ağırlığını tahmin etmesine ve kauçuk hava yastıklarını etkili bir şekilde yapılandırmak için temel boyutları bilmesine olanak tanır. Kauçuk hava yastığı tipini seçerken çeşitli tasarımlar önemli rol oynamaktadır.
Tekne tipini ve temel ölçülerini belirledikten sonra size hava yastıklarının tipi, boyutu ve sayısı konusunda tavsiyelerde bulunabiliriz. Geminin kütlesinin yüzdesi olarak belirlenen ağırlık da dikkate alınır. Bu, MAX'ın kauçuk hava yastıklarına aşırı yüklenmeden güvenli bir fırlatma süreci sağlamasına yardımcı olur ve aynı zamanda gemilerin suya indirilmesi sırasında ilave ağırlık aktarıldığı için bir güvenlik marjı sağlar.
Ekip, boyutlara ve yapısal tasarıma bağlı olarak uzunluk, çap ve tip açısından kauçuk hava yastığı boyutları konusunda size tavsiyelerde bulunabilir. Daha sonra hesaplamalara ve dikkatli tahminlere dayanarak hava yastıklarının garanti edilen yük taşıma kapasitesini belirleyebiliriz. Bu noktada önerilerimiz arasında ilave pnömatik rulo torbalar da yer alacaktır.
İniş süreci de yazılımımız tarafından kontrol edilmektedir. “MAX Akıllı Gemi denize indiriliyor”.
Profesyonel rekabet avantajı nedeniyle bu ekran görüntüsü yazılımın yalnızca bir parçasıdır.
Bu yazılım, yazılım geliştirme ekibimiz tarafından geliştirilmiştir ve önerilen tür ve miktarın optimum olduğundan emin olmak için hesaplamalarımızı iki kez kontrol eder.
Zemindeki yapının hazırlanması
MAX pnömatik tekerlekli torba serbest bırakma özelliği, fırlatma sırasında tüm yapının batmasını önlemek için sağlam bir yüzeye ihtiyaç duyar.
Zemin yumuşaksa veya yüzen kumdan oluşuyorsa bu durumda personelimizin size önerebileceği birçok seçenek vardır. Kum torbaları yaygın olarak kullanılan bir seçenektir. Ayrıca birçok müşterimizin kızakları için zemin hazırlamasına da yardımcı olduk. Bu, dünyanın doğasına ilişkin çok ayrıntılı bir çalışmayı ve duruma göre derinlemesine bir analizi gerektirecektir. Bu hususun gözden kaçırılmaması gerekir. Gemi denize indirme konusundaki tecrübemize dayanarak uzun yıllardır müşterilerimizin bu sorunları çözmelerine yardımcı oluyoruz. Kızak indirirken sorunla karşılaşırsanız bizimle iletişime geçin.
Bunlar da dahil olmak üzere diğer lansman öncesi koşullar ve enerji konuları müşteri ile görüşülecektir.
Vinç seçimi
Geminin su içindeki hareketini desteklemek için gereken kuvvet, eğim açısı ve ağırlık dikkate alınarak belirlenir. Ekip, yapıyı yerinde tutmak için neye ihtiyaç duyulduğunu belirlemelidir. . Gerekirse vinçler ve gerekli ekipman donanımı da tavsiye edilecektir.
Yeterli çekme gücü sağlayabilecek güçlü bir vince sahip olmak hayati öneme sahiptir. Bu, özellikle uzun ömürlü bir vinç gerektiren bazı başlatma projeleri için önemlidir.
Kauçuk hava yastıklarının yerleştirilmesi
Kauçuk hava yastıklarının başlangıç pozisyonundaki yerleşimini belirlemek için 3 boyutlu projeksiyonlar kullanıyoruz.
Bu 3 boyutlu görünüm, maksimum güvenlik için teknenin/yapının ağırlığını eşit şekilde nasıl dağıtacağınızı anlamanıza yardımcı olur. MAX, bileşenler arasındaki mesafeyi ve "destek bloklarının" konumunun nasıl koordine edileceğini dikkate alır.
Gemi lansmanı
İlk kez gelen müşteriler genellikle, gemilerinin suya indirilmesine yardımcı olmak için danışman ekibimizin sahada olmasını ister. Küçük bir danışmanlık ücreti karşılığında tüm hazırlık sürecine yardımcı olabilir ve müşterilerimizin iniş sürecini denetleyebiliriz. Yılların tecrübesi ve dikkatli tahminlerle ekibimiz projenin başarısını ve mürettebatın güvenliğini garanti eder. Pek çok avantajı bulunan bu yöntemle 10.000 tona kadar yapıların indirilmesi günümüzde oldukça yaygındır. Bu kauçuk emniyet torbalarının uzun yıllar boyunca kullanılabileceği ve diğer geleneksel gemi indirme yöntemlerine göre çok daha uygun maliyetli olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir.
Bu, lastik hava yastıkları kullanılarak bir teknenin suya indirilmesi sürecinin basit bir örneğidir. Her şey, lastik hava yastıklarının gemi gövdesi ile zemin arasına yerleştirildiği ve daha sonra şişirildiği bir vinç kullanılarak geminin yerinde tutulmasıyla başlar. Vinç çalıştırıldığında halat yavaş yavaş çözülür ve yapı yerçekiminin etkisiyle kıyı şeridine doğru kayabilir. Belirlenen noktada, vinç ile gemi arasındaki bağlantı, "prangaların hızlı bir şekilde serbest bırakılması" kullanılarak kısaltılacak. Gemileri suya indirmek ve kaldırmak için yerçekimi ve pnömatik tekerlekli torbalar kullanılarak gemi güvenli bir şekilde denize indirilecek. Bu düşük riskli bir yöntemdir. Özel durumunuza ve geminize uyacak birçok farklı senaryo bulunduğunu lütfen unutmayın; dolayısıyla bu, fırlatma yöntemine ilişkin yalnızca genel bir fikirdir. Projeniz hakkında danışmak için bize yazın, böylece ekibimiz size yardımcı olabilir.
Bölüm: Denizde Acil Durum Kurtarma
Deniz kurtarma, bir gemi kazasından sonra bir geminin (geminin), yükünün veya eşyalarının kurtarılması süreci/projesidir. Bir geminin çekilmesini, bir gemiye yama yapılmasını veya batık/karaya oturmuş gemilerin kaldırılmasını içerir. MAX ağır kaldırma acil durum hava yastıkları batık/karaya oturmuş gemileri kaldırmak için popüler bir üründür. Denizde acil kurtarma işlemi, lastik hava yastıkları kullanılarak gerçekleştirilir, ancak spesifik duruma bağlı olarak teknik ekibimiz, bilinen gerçeklere dayanarak tavsiyelerde bulunur. Daha sonra size gemi geri dönüşüm yardımını nasıl sağladığımıza dair temel bir fikir vermek istiyoruz.
Gemiyi kaldırmak için gerekli şamandıralar
Bir çalışma yapılacak ve derinlikte ihtiyaç duyulacak şamandıraların hesaplamaları hazırlanacak. Bununla birlikte MAX, tırmanmaya yönelik MAX ağır hizmet hava yastıklarının boyutu ve türü konusunda tavsiyelerde bulunabilir (siparişe göre geliştirilmiş olup, yüzmeye daha fazla önem verilmesi nedeniyle alçalmaya yönelik hava yastıklarından önemli ölçüde farklıdırlar, vb.).
Derinlik veya su basıncı
MAX, mobilizasyon/yüzer lastik hava yastıklarının gücünü ve tipini belirlemek için projenin kapsamını ve büyüklüğünü anlamalıdır.
2005 yılındaki Katrina Kasırgası'nın bu projelerdeki uzmanlığımızı artırmasından bu yana dünyanın birçok yerindeki deniz kurtarma ekipleriyle yakın işbirliği içerisinde çalışıyor ve deniz kurtarma projelerinizin başarısını garanti altına alabiliyoruz. Denizcilikte geri dönüşüm ekibiyseniz, MAX ağır hizmet kaldırma hava yastıklarına yüksek kalitede ve uygun fiyatlarla sahip olmak için.
MAX Kauçuk Hava Yastıkları hakkında daha fazla bilgi görüntüleyin .
Bir geminin suya indirilmesi, asırlık ilginç bir geçmişi olan etkileyici ve şaşırtıcı bir gösteridir. Atalarımız geminin su elementiyle ilk buluşma ritüeline ne anlam yüklediler ve günümüz törenlerinde bunun ne gibi yansımaları var?
Kan ve şarap - tarihten modern zamanlara
Pek çok kişi, bir gemi suya indirilirken "iyi şanslar getirmesi için" geminin yan tarafında bir şişe şampanya kırma geleneğini biliyor. Ancak çok az kişi başlangıçta bu ritüelin başka bir alkollü içecek olan şarap kullanılarak yapıldığını biliyor. Kırmızı şarap her zaman kanı ve fedakarlığı simgelemiştir. Gemiciler, geminin yan tarafını sembolik "kan"la yıkayarak, geminin pruvasından öne doğru çıkıntı yapan kirişi destekleyen figürü "canlandırma" amacına ulaştılar.
Orta Çağ'ın kanlı ritüeli
Yolu “kanla” yıkama geleneği Vikingler dönemine kadar uzanıyor.
Ortaçağ İskandinav denizcileri, denizlerin kasvetli tanrılarını memnun etmenin tek yolunun onlara insan kanını kurban etmek olduğuna inanıyorlardı. Bu amaçla yola çıkan her geminin fırlatma rayına mahkumları bağladılar.
Aynı barbar gelenek Tahiti, Tonga ve Fiji adalarında yaşayan halklarda da görülüyordu. Ancak bu durumda kurbanlar bir yola değil, silindir görevi gören kütüklere bağlandı. Her türlü kampanyaya ve savaş kanolarının suya fırlatılmasına “kan vaftizi” eşlik ediyordu.
Savaş gemilerini suya indirirken yapılan fedakarlık ritüeli, yalnızca su elementinin tanrılarını yatıştırmayı değil, aynı zamanda düşmanla tanışmadan önce bile "kanın kokusunu alma" fırsatını yakalayan denizcilere güven vermeyi de amaçlıyordu. Çoğu zaman bundan sonra kurbanların başları kıç tarafına sabitlenirdi.
Bu kanlı gelenekten 1784 yılına kadar uzanan kaynaklarda bahsedilmektedir. Trablus ilçesindeki olayları ve özellikle de pruvasına kölelerden birinin bağlı olduğu bir savaş gemisinin suya indirilmesini anlatıyorlar.
İnsan kurban etmenin alternatifi
Hıristiyanlığın yayılmasından bu yana gelenek daha az “kana susamış notalar” edindi. Kurban kansız hale geldi. Törene, gemilerde marangoz olarak çalışan çırakların "sadece" dövülmesi ve zorla yıkanması eşlik etti.
Geminin suya indirilmesi, zorunlu bir prosedür olmadan tamamlanmadı - fırlatma kızağının altındaki takozların çıkarılması. Bu tehlikeli iş esas olarak gelecekteki kaderi önceden belirlenmiş olan insanlara, yani suçlulara verildi. "Altındaki" çalışmaları karşılığında, etkileyici porsiyonlar halinde içki şeklinde tazminat aldılar. Sarhoş işçiler takozları çalarken yüksek sesle şarkılar söylediler.
O günlerde güçlü rom ve yüksek sesli müziğin sadece yaşayanlara değil, ölülere de neşe getirebileceğine inanılıyordu. Denizciler, su elementinin tanrılarını yatıştırmak için güverteyi kurbanlık hayvanların kanıyla doldurdular: kara keçiler ve koyunlar ya da beyaz tavuklar ve horozlar.
Zamanla bu pagan ayini terk edildi ve kurbanlık hayvanların kanının dökülmesinin yerini kırmızı şarapla yanlarının yıkanması aldı.
17. yüzyılın sonlarına kadar, geminin pruvasının gümüş bir kadehten dökülen şarapla yıkanması eşliğinde gemiyi suya indirme ritüeli her yerde gerçekleştirildi. Ayinin sonunda kadeh, yüce deniz tanrısı Poseidon'a hediye olarak denize atılır. Ritüel oldukça pahalıya mal oldu ve bu nedenle zamanla gümüş bardağın yerini cam kaplar aldı. Bir şişenin ilk kez bir geminin ön kısmında kırıldığı 1699 yılında olduğu kesin olarak biliniyor.
Gemi suya indirildiğinde abdest almak için kullanılan tek içecek şarap değildir. Örneğin Hindistan'daki misyoner gemileri olgunlaşmamış hindistancevizi sütüyle "vaftiz edildi". Türk gemileri yağmur suyunu, balıkçı tekneleri ise balık yağını kullanıyor.
Geçen yüzyılın 20'li yıllarında, Amerika Birleşik Devletleri'nde alkol üretimi ve satışına yönelik "Yasak" adı verilen ulusal yasağın yürürlükte olduğu dönemde, zencefil birası geleneksel bir ritüel sırasında kullanılmaya başlandı.
Gemi vaftiz töreni
Yeni bir geminin doğuşu da bayram törenleriyle ilişkilendirildi. Örneğin antik Yunan'da ilk yolculuğuna çıkan bir gemi, yemyeşil taze çiçek çelenkleriyle süslenmiş, güverteleri defne yapraklı dallarla kaplanmıştı.
Kutlamada neşeli müzikler çalındı ve şiirler söylendi. Kutlamanın katılımcıları belagat ve kafiye kullanarak yeni gemiyi tehlikelerden ve olumsuzluklardan korumak için Pallas Athena ve Neptün'e yöneldiler.
15. yüzyıldan beri Avrupa ülkelerinde gemilerin “vaftiz edilmesi” töreni yalnızca unvanlı kişiler tarafından yönetiliyordu: dükler, prensler ve krallar. Ritüel, bardaktan içip kalan şarabı güverteye dökerek "Sana bir isim veriyorum... Tanrı seni ve seninle yelken açacak herkesi korusun!" cümlesini söylemekten oluşuyordu.
Başarılı bir başlangıcın anahtarı
Bir geminin suya indirilmesi süreci çoğu zaman hem komik hem de üzücü anları içerir. Böylece 19. yüzyılda gemilere “vaftiz annesi” atama akımı yaygınlaştı. Bu unvanı alan genç bayan, gemi kızak boyunca hareket ederken şişeyi kırıp kutsamak zorunda kaldı.
Bu ritüelle ilgili olarak “vaftiz annesi” olarak atanan prensesin başına gelen komik bir hikaye vardı. Kız kendi gücünü hesaplamadı ve şişeyi geminin yan tarafında kırmak yerine bunu kutlamanın onur konuğunun başına kırdı.
O zamandan beri şişe geminin pruvasına bir ip ile sabitlenmeye başlandı. Ancak şişenin ağ kozaya sarılması emri, kırık şişe parçalarının tören katılımcılarını ve ön sıralarda duran seyircileri defalarca yaralamasının ardından ortaya çıktı.
Bir gemiyi suya indirme ritüeliyle ilgili birçok batıl inanç vardır:
- Şişenin ilk seferde mutlaka kırılması gerekir. Aksi halde sıkıntı yaşanacaktır. Efsanevi gemi "Albion" olayı bunun açık bir teyididir. Geminin “vaftiz annesi” olarak atanan Prenses Alice, üç denemeden sonra da şişeyi kıramadı. Konuklardan biri içler acısı durumu düzeltmeye çalıştı. Şişeyi geminin kızak yolundan aşağı kaymasının ardından fırlattı ve yan tarafını kırdı. Ancak sorun zaten kapının eşiğindeydi. Geminin suyuna çarpan dalga birçok kişiyi anında sürükledi.
- İşi bitir. Bu görev, özel olarak eğitilmiş bir kişi - bir "şişe yakalayıcısı" tarafından gerçekleştirilir. Şişenin ters çevirmek şöyle dursun, kayıkhaneye dolanmasını önlemelidir.
- Şarabı diğer içecek türleriyle değiştirmeyin. ABD Donanması savaş gemisi USS Anayasası'nın denize indirilme törenine katılanlar buna ikna oldu. Şişeyi şarapla değil suyla doldurdular. Komutan cam kabı bir şişe eski Madeira ile değiştirinceye ve ardından onu geminin pruvasında kırana kadar tören mantıklı bir sonuca varamadı.
Tören sırasında kırılan şişenin mantarını kaptan kamarasında saklamak adettendir. Talihsizliğe karşı koruyan bir muska olarak kullanılarak "vaftiz annesi" portresi ile çiftler halinde yerleştirilir.
Geminin su yüzeyine düzgün bir şekilde batması gerektiğine dair söylenmemiş bir kural vardır. Bunun açık bir teyidi, bir geminin en başarısız lansmanlarından biri olan İngiliz transatlantik vapuru Titanik'tir. İskele kılavuzlarını yağlamak için 23 ton yağ kullanılmasına rağmen, iniş sırasında kütüklerden biri uçtu ve yanında duran bir kişinin ölümüne neden oldu. Ne yazık ki kimse kötü alametleri dikkate almadı.
“Bir gemiyi suya indirmenin modern töreninin - parlak, etkileyici bir gösteri - kökenleri eski geleneklere dayanmaktadır. Bununla birlikte, tantana, rahiplerin kutsaması, diğer gemilerin düdükleri, seyirci kalabalığı ve ciddi bir ziyafetle dolu muhteşem bir tatil sırasında, hiç kimse ayinin mistik önemini özellikle hatırlamıyor.
Dolayısıyla bir geminin alçalması sırasında bir şişe şampanya veya şarabın pruvasında kırılması geleneğini herkes bilir. Ancak çok az insan şarabın bir zamanlar kanı simgelediği ve bu "kanın" cıvadı destekleyen figürü "canlandırması" gerektiği gerçeğini düşünüyor.
Vikingler, denizlerin kasvetli tanrılarının, kendi bölgelerine giren her gemi için bir insan kurban edilmesini talep ettiklerine inanıyorlardı, bu yüzden tanrıları kanlarıyla yatıştırmak için ihtiyaç duymadıkları esirleri fırlatma yoluna bağladılar. Ve bunu yapan sadece Vikingler değildi: 19. yüzyıla kadar Fiji, Tonga ve Tahiti adalarında kan vaftizi aynı zamanda savaş kanolarının suya indirilmesinin ayrılmaz bir parçasıydı: Yakalanan düşmanlar, silindir olarak kullanılan kütüklere bağlanıyordu. .
Bu ritüel savaş gemileri için özel bir önem kazandı. Bu nedenle mümkün olduğu kadar erken kan kokusu almaları gerektiğine inanılıyordu: 1784 gibi erken bir tarihte Trablus'ta savaş gemileri, gövdeye bir köle bağlı olarak suya fırlatıldı.
Hıristiyanlığın gelişiyle birlikte vaftiz törenleri ve mahkemelerdeki kutsama törenleri daha sakin hale geldi ve insan kurban edilmeden yapılıyordu. Ancak bu yüzyılın başında Aberdeen'de geminin suya indirilmesine "sadece" gemi marangozlarının çıraklarının dövülmesi ve zorla yıkanması eşlik etti: bazıları suya giren geminin kaldırdığı dalgaya atıldı ve kafalarıyla üç kez smaç bastılar.
Orta Çağ'ın zor zamanlarında, kaydırağın altındaki tutucu takozları kırmak gibi riskli bir görev suçlulara verilmişti. Daha sonra, New England gemi yapımcıları bunu kendileri yapmaya başladılar, ancak "dibin altındaki" tehlikeli işler için etkileyici miktarlarda içki şeklinde ek tazminat talep ettiler (ve almaya başladılar).
Müziğin, kurbanlık hayvanların kanının ve güçlü romun sadece yaşayanların değil ölülerin de ruhunu yükselttiğine ve neşelendirdiğine inanılıyordu. Batı Hindistan Şirketi'nin gemileri suya indirildiğinde şöyle bir tören düzenlendi: Atalar için lezzetler içeren yemeklerle dolu ve çiçeklerle süslenmiş gemi, lansmanın arifesinde karışık bir Hıristiyan-pagan ritüeli gerçekleşti - o kutsandı ve ardından güverte beyaz horozların, tavukların, koyunların ve ayrıca kara keçilerin kanıyla doldu.
Zamanla kanın yerini şarap ve ardından şampanya aldı. 17. yüzyıla kadar bir geminin pruvasına gümüş bir kadehten şarap dökülürdü ve daha sonra Poseidon'a hediye olarak atılırdı: Bu pahalı gelenek günümüze kadar ulaşamamıştır.
Misyoner gemileri sütle vaftiz edildi. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yasak sırasında şarabın yerini zencefilli bira aldı. Kraliçe II. Elizabeth, 1976 yılında gemiye bir şişe yerel mürver şarabıyla Yenilmez adını verdi. Bira taşımaya yönelik "Lady Gwendolen", "Lady Gracia", "Lady Patricia" ve "Miranda Guinness" gemilerini vaftiz etmek için, sahibi ünlü bira şirketi "Arthur Guinness" kendi üretimi olan bir ürünü kullandı. Ve Thor Heyerdahl'ın papirüs teknesi "Ra", Fas'taki misafirperverliği ve iyi niyeti simgeleyen keçi sütüyle vaftiz edildi.
Ancak gemilerin suyla vaftiz edilmesi tavsiye edilmez, aksi takdirde şanssız olurlar. Gelenek, böyle bir vaftizden sonra ABD Donanması Anayasası gemisini suya indirmeye yönelik ilk girişimin başarısız olduğunu söylüyor. Gemi ancak "Commodore James Seaver geminin güvertesine doğru yürüyüp üzerinde en kaliteli eski Madeira şişesini kırdıktan" sonra hareket etti.
Ancak 1858'de ABD Donanması gemisi Hartford, üç kez suyla "meshedildikten" sonra hiç gecikmeden suya girdi: önce Commodore Downs'un kızı pruvasında bir şişe maden suyu kırdı, ardından Commodore Strainham'ın kızı. Geminin güvertesine Connecticut Nehri'nden bir şişe su kırdı ve Teğmen Preble güverteyi deniz suyuyla ıslattı.
Birçok Hıristiyan kültüründe bir geminin suya indirilmesi, bir çocuğun vaftiz edilmesi ve bu sırada çocuğa bir isim verilmesiyle ilgili dini bir törene benzetilir. Denizciler bir gemiyi vaftiz ederek kendileri ve gemileri için Yüce Allah'ın korumasını almak isterler.
Amerikan Donanması'nda, geminin suya indirilmesinde bir sponsor (Rusça "garantör" anlamına gelir) görev alır. Vaftizle kıyaslandığında, tören ya bir ya da iki garantörü içerir, ancak her zaman farklı cinsiyetlerdendir: vaftiz babası ve vaftiz annesi. Reformasyon sırasında bu törenin dini niteliğini büyük ölçüde kaybetmesi nedeniyle laik otoritelerin temsilcileri kefil olmaya başladı. İngiliz filosunda garantörler, kraliyet ailesinin üyeleri, kıdemli deniz subayları ve amirallik temsilcileri olabilir. 19. yüzyıldan itibaren kefillik görevi kural olarak kadınlar tarafından yerine getirilmeye başlandı. Tarih, Amerikan Donanması'ndaki ilk vaftiz annesinin adını doğruladı - Philadelphia'nın seçkin bir sakininin kızı Lavinia Watson. 22 Ağustos 1846'da Philadelphia tersanesindeki yelkenli gemiye Germantown adını verdi.
"Vaftiz annelerinin" ateşten çok utançtan korkması şaşırtıcı değil.
Savaştan önce asil bir İngiliz kadına kruvazörü vaftiz etme onuru verildi. Tetik mekanizması şişeyi sallamadan önce çalıştı. Gemi yavaş yavaş kızak boyunca suya doğru sürünüyordu. Tehlikeyi fark eden kararlı kadın, ipi keserek şişeyi kaptı ve geminin peşinden koştu. İniş yolunun en ucunda ayakkabılarını çıkardı ve bayram elbisesiyle suya koştu. Cesur "vaftiz annesi" başının üstünde bir şişe tutarak duran kruvazöre doğru yüzdü ve binlerce kalabalığın onaylayan kükremesi eşliğinde şişeyi gövdeye çarptı. Geleneklerin getirdiği şey budur!
Ritüelin kilit noktası, gemiye yeni bir duruma geçişi, yaşamının başlangıcını simgeleyen bir ismin verilmesidir. Vaftiz annesi veya vaftiz babası gemiye ciddiyetle hitap eder, adını söyler ve ardından şişeyi kırar. Elma şarabı ve şarap “kutsal su” olarak kullanılabilir, ancak denizciler geleneksel olarak şampanyayı tercih eder. Şişenin kırıldığı yer tesadüfen seçilmemiştir ve geminin pruvasının mecazi olarak bir kişinin başı olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır: Vaftiz sırasında rahip tarafından kutsal su serpilen kişinin başıdır.
Gemiye isim verdikten sonra, gemi kızaklar boyunca suya iner; bu aynı zamanda bir çocuğun kutsal su kaynağına daldırılmasıyla da mecazi olarak ilişkilidir: gemi "beşiğinden" ayrılır ve uzayda hareket etmeye başlar.
Yaklaşık yüz yıl önce, bir geminin vaftiz annesi sadece bir şişe şarap kırıp gemiye isim vermekle kalmıyor, aynı zamanda onun denize indirilmesine de doğrudan katılmak zorundaydı. 1860 tarihli Illustrated London News dergisi, 90 silahlı yelkenli gemi Anson'un beş bin seyirci önünde nasıl suya indirildiğini anlattı: “Öğleden 25 dakika sonra Lady Sydney, geminin pruvasında bir şişe kırarak geminin vaftiz törenini gerçekleştirdi. gemi kalabalığın tezahüratları altında. Beş dakika sonra, Ekselansları, Komutan Malzeme Sorumlusu'ndan bu olay için özel olarak yapılmış özel bir çekiç ve keski aldı. Muhteşem gemi, fırlatma kızaklarının destek bomunu tek başına tutan halatı kestikten sonra, "Kural, Britannia, Denizler" marşının sesleri eşliğinde kızaktan yavaş yavaş Thames sularına indi. Bu çekiçler ve keskiler, gemilerin ana babalarına hatıra olarak verilmiştir. Ancak daha sonra hanımlar genel olarak hiç kadınsı olmayan bu tür aletleri kullanma endişesinden kurtuldular.
Eğer şişe kırılmadıysa bu iyiye işaret değildi. Bu nedenle, bazı Amerikan tersaneleri, zamanda uçan bir şişeyi yakalaması ve ona istenen yönü vermesi ve böylece başarılı bir iniş sağlaması gereken şişe yakalayıcılar gibi özel kişileri çalıştırır. Newcastle'da bir gün iniş sırasında şişe kırılmadığında ve gemi çoktan suya girdiğinde, vaftiz babası acilen yedekte çekildi ve tören başarıyla yüzer durumda tekrarlandı.
Bu arada, iniş sırasında meydana gelen talihsizlik veya yaralanma, çoğu denizcinin gözünde gemiyi şanssız olarak damgaladı; pek çok ihtiyatlı gemi yapımcısı, parçaların farklı yönlere uçmaması için ince bir gümüş tel ağına bir şişe şampanya yerleştirdi. .
Tören olayları.
İngiltere'de bir gemiye vaftiz eden ilk vaftiz annelerinden biri olan kraliyet prensesi, geminin pruvasındaki bir şişe şampanyayı kırmaya çalışırken ıskaladı ve törene katılan konuklardan birinin kafasına kırdı. İkincisi ciddi bir yara aldı ve prensese dava açtı ve İngiltere Kraliçesi ona cömert bir tazminat ödedi. O zamandan beri, bir gemi indirilirken şişe bir kordona bağlandı.
Savaştan önce asil bir İngiliz kadına, Glasgow'daki John Brown tersanesinde bir kruvazörün vaftiz annesi olma onuru verilmişti. Ama öyle oldu ki tetik mekanizması şişeyi sallamadan önce çalıştı. Gemi kızak boyunca suya doğru ilerlemeye başladı. İngiliz kadın, gövdenin tepesine bağlanan kordonu kopardıktan sonra şişeyi aldı, tören platformundan aşağı koştu ve kruvazörün peşinden kızak boyunca koştu. İnişin en ucunda ayakkabılarını çıkardı ve elbisesinin içinde, tek eliyle bir şişe tutarak geminin peşinden yüzdü. Durdurulan kruvazöre ulaşan cesur vaftiz annesi, binlerce kalabalığın onaylayan kükremesi karşısında, olması gerektiği gibi geminin gövdesine bir şişe şampanya kırdı ve ona doğru koşan tekneye doğru yüzdü.
Bir keresinde, yeni bir vapurun doğuşunun ciddi töreni sırasında, çok sayıda seyircinin huzurunda müzik çalındı, görkemli konuşmalar yapıldı ve vaftiz annesi, aniden bir kordona asılı bir şişeyi geminin gövdesine atmaya hazırdı. Herkesi şaşırtacak şekilde gemi hareket etti ve sisin içinde kayboldu, çünkü arkasında iniş yolunun sonu görünmüyordu. Bir saat sonra vaftiz edilmeden güvenli bir şekilde donatım iskelesine teslim edildi.
Skandal vaftiz, 1853'te Büyük Cumhuriyet gemisinin denize indirilmesi sırasında gazeteciler tarafından cimrilikle suçlanan ünlü Amerikalı gemi yapımcısı Donald McKay'in adıyla ilişkilendiriliyor. Şişenin makasın pruvasında kırıldığı anda basın temsilcileri "patlamayı duymadı ve şampanyanın köpüğünü görmedi" ve şaşıran gemi yapımcısı hakkında pek çok kızgın söz yazdı. Daha sonra ortaya çıktığı gibi, kızak işçileri kutlamadan bir saat önce gizlice bir şişe içti ve içine şampanya yerine nehir suyu döktüler. Birçok tören şampanya şişesinin neden ilk seferde kırılmadığını açıklamaya gerek yok...
Geminin iniş sırasındaki gecikmesi, kaderindeki zorluklara işaret ediyor. Tek bir "şanslı" gemi fırlatma yolunda sıkışıp kalmadı! Antik çağlardan beri koşucular, elbette pratik amaçlar için önceden dikkatlice yağlanmıştır, ancak denizciler bu işareti unutmazlar: Kraliçe Mary'nin inişi sırasında 150 ton yağ ve 50 ton yumuşak sabun kullanıldı. İniş sırasında tahta rayların alev alması iyidir - bu, geminin "alev dilleri gibi canlı" olacağı anlamına gelir.
Sabah güneş doğarken geminin suya indirilmesi “yenidoğan” için iyi şanslar sağlar. Yakınlarda martılar ve yunuslar varsa iyi bir fikirdir: onların varlığını sağlamak için yem olarak suya balık parçaları atılır. İyi şans sağlamak için, tutucular onu suda durdurduktan sonra gemiyi döndüren römorkörler yalnızca saat yönünde dönmelidir.
Genel olarak bir geminin suya indirilmesi çok önemli bir andır. Hiçbir şey şansa bırakılmamalı. Herhangi bir ihmal veya dikkatsizlik, geminin iyi itibarını zedeleyebilir ve ömrü boyunca şanssız kalacaktır. Yani burada hiçbir önemsiz şey yok.
