Klaus Joule'un Utanç verici Sırrı pdf tam sürüm. Klaus Joel

Bulunduğunuz sayfa: 1 (kitabın toplam 6 sayfası vardır) [mevcut okuma parçası: 1 sayfa]

“Sevgiyle Yaşamak” Serisi

Klaus Joel'in kitabı

"Utanç verici Gizli"

(veya hikayenin devamı)

Yalnız değiliz, güçsüz de değiliz.

Çeviri: Kostya Kovalenko, lovebook.boom.ru

Aşk

Görünüşe göre tüm meleklerin en büyüğü olan sevgilime

Bu hayatta yanımda olman harika bir deneyim.

Bir erkeği sevebilme yeteneğin bana ilham veriyor.

Bir katır gibi inatçı ve kılıcını çekiyor

Ağaçtan her yaprak düştüğünde

Melekler senin ışığının tadını çıkarıyor

Hayatımda olduğun için teşekkür ederim

Kelime

Size gerçeğin olasılığına gerçeğin kendisinden daha çok inandığımı söyleyeceğim. Bugün doğru olan, yarının gerçekleri ışığında geri planda kalıyor.

Gerçekler sadece bir yolculuk değil mi? Belki de sonu olmayan bir yolculuk! Belki de gerçek, kendimizi bilinmeyenden, hayal bile edemeyeceğimiz şeylerden korumak için tutunduğumuz hayali bir şeydir. Gerçeğin, gerçekten çok, inanma ve güvenme yeteneğimize daha yakın olduğuna inanıyorum.

"Bunu söylediğime göre, inanmak istediğim kelimelerin lütfen doğru olduğundan emin olun." Zihnimin derinliklerinden bir yerden, "Aldanmak istemiyorum" diye kısık bir ses belirdi.

"Seni anlıyorum" diye cevap verdim, "ama gerçeği kontrol etmek bana düşmez." Ancak sizin için değil.

Bu arada, yaşlandıkça zamanın akışı ve yaşlanmam dışında her şeyden giderek daha az emin oluyorum. İlk kitabımda gerçeği en iyi şekilde sunduğumu belirtmiştim. Şimdi aynı kitapta gerçeğin olasılıklarından birini sunduğumu söyleyeceğim.

Hikaye biterse veya bir başlangıcı varsa, o zaman önünüzde genellikle hikayenin devamı olarak adlandırılan şey yatar. Her zaman olduğu gibi, beğendiğinizi alın ve gerisini keyif alacak olanlara bırakın.

Bütün sevgimi al...

Hayat bir seçimdir

Aşkı veya Kılıcı seçebiliriz ve aradaki milyarlarca seçenek

Seçiminizi zaten yapmış olabilirsiniz

Belki de düşmanınızın hangi seçimi yapacağını görmek için beklemeye karar verdiniz.

Evrenin işleyişini göz önünde bulundurursak, bu kitabı elinize alırsanız, anlattığı hikaye ya bir şekilde size dokunacak, hatta hiç bitmeyen yolculuğunuzun bir parçası haline gelecektir.

Yazım ve dilbilgisi?

Yazım hataları güzel bir çiçeğe benzer.

Yol kenarında

Ait olmadıkları yere

Ama seni oradan alıp götürüyorlar

Gitmek zorunda olmadığın yer.

Noktalama işaretleri eksik

Melekler gibi - bilirsin

Burada ne var

Ama sen onları görmüyorsun

İşte bu yüzden onları düşünüyorsun.

Klaus Joel

Başlamadan önce birkaç kelime

Aslında bu kitabı yazmak uzun zaman aldı. Bazen gerçeklerden korkuyorum, bazen gerçeğin doğru olmasını istemiyorum, bazen de gerçeğimden utanıyorum.

Bu kitabı okumak sizin için kolay olmayacak ve bu nedenle size bu dünyanın ve evrenimizin yapısının bazı özelliklerini açıklamak istiyorum. Sanırım o zaman neler olup bittiğini, kafa karışıklığının nereden geldiğini ve birçok sürecin neden aynı anda gerçekleştiğini anlamanız daha kolay olacaktır. Işıkla karanlığı ilk kez karıştırırken, kim olduğunuzun ve ne olduğunuzun bilinmediği bir yere getirildiğinizi keşfederek kendinizi kafa karışıklığının içinde bulursunuz. Bazılarınız bunu zaten yaşadınız.

Öncelikle şunu söyleyeyim, ilk kitabımı yazdığımda sevginin enerjisiyle çalışıyordum ve onunla neler başarılabileceğimi başkalarına göstermek için onun hakkında yazmaya çalışıyordum. Ama aynı zamanda, başka bir karanlık yanım da içimde mevcuttu; aşkla hiçbir ilgisi olmayan kadim bir hesaplaşmaya çalışıyordu. Ve ilk kitapta anlatılanlar doğru olsa da, deneyimlerim sürecinde kim olduğum ve kendime ne yaptığım hakkındaki gerçeğin büyük bir kısmını dışarıda bıraktım. Sevgiye ve sevgi dolu bir benliğe giden kapıyı açmaya başladım; ama aynı zamanda hiçbir şey hissetmeden öldürme yeteneğine sahip, başka bir karanlık yanıma giden kapıyı da açtım. Bu kitabı yazmak için her oturduğumda titriyorum. Hava ne kadar sıcak olursa olsun vücudum buz gibi oluyor. Bazı öğretmenler bazı kapıların kapalı bırakılması gerektiğini söylerdi ama daha önceki kitaplarımı okuduysanız bilirsiniz ki ben asla kapalı kapının önünden geçmem. İçimde belli bir korku ve utanç var ama hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Belki de utancımın bir kısmı geçmişteki eylemlerimin çoğunu tekrarlayacak olmamdır. Bu benim yolculuğum ve kendim ve başkaları için sonuçları ne olursa olsun bunu tekrar yapardım. Mağdur yok diyorlar, bazen yükümü hafifletmek için buna inanmak istiyorum; ama bunu hayal etmek benim için çok zor ve yaptığım şeyi haklı çıkarmak için bu ifadeye başvurmaktan korkuyorum. Bakın, bazı insanlar bizim daha önce başka hayatlarda da yaşadığımıza inanıyor. Harika, ama eğer daha derine inmeye başlarsanız, bunların sözde olduğunu göreceksiniz. Şu anda "başka hayatlar" yaşanıyor. Bu kapıları bir kez açtığınızda, artık onları çarpamazsınız ve diğer hayatlardaki siz olursunuz; onları bu hayata sürüklersiniz. Şöhretin tehlikesi budur.

Bu gerçek bir tehlike, neredeyse ölüyordum ve neredeyse değiştirmeyi umduğum karanlık tarafa dönüyordum. Başka hayatlarda, başka olasılıklarda iyilik yapıyorsanız kendinizi kabul etmeniz zor değil ama “hiçbir durumda açmayın” yazılı kapıları açıyorsanız emin olun o işaretlerin bir nedeni var. . Bu kapıları açarsan ve bu zamanda durdurmaya çalıştığın en karanlık kötülüğün sen olduğunu öğrenirsen sana ne olur sence? Bu gezegende yaşayan en çirkin yaratık olduğunuzu öğrenseydiniz nasıl hissederdiniz? Ve kapıyı çarpamazsın ve ne kadar uzun süre açık kalırsa o kadar büyürsün onlar. Şimdilik ben ve ben tek bir bütün halinde kaynaştık! Eğer sevgi gönderme sanatını ve bu gücün nasıl kullanılacağını öğrenmeseydim muhtemelen hayatta kalamazdım. Ancak savaş henüz bitmedi ve kendimle olan savaşı nasıl kazanabilirim? Sadece birimizin diğerindeki ışığı görmesini ve sonra ikimizin de hayatta kalmasını umabilirim.

Ne yazık ki hayat her zaman bir kitabın sayfaları ya da bir kitaptaki hikayeler gibi gelişmiyor. Bu hayatı yaşadığınızda tamamen farklı bir hikaye. Bu kitabın yazılması zordu ve kendi açısından okunması da zor olacak. Hayat basit ve eğlenceli olabilir, ancak bir taşın yanından onu çevirmeden geçemiyorsanız, tuhaf ve anlaşılmaz olaylara hazır olun. Hikayemi tutarlı ve tutarlı bir kitap hikayesine dönüştürebilirim, ancak bu durumda bu gerçek olmaz ve en kötüsü, kitap benzer bir deneyim yaşayan birinin kafasını karıştırır. Kitap, bu gizemli kapıları açmaya başladığınızda gerçekte olanlara hiç benzemeyecektir. Hayatta olaylar size bir kitaptaki gibi güzelce anlatılmış ve sıralanmış şekilde gelmez. Oldukları zaman olurlar; bazen tavuğun ne olduğunu bilmeden bir yumurtayla karşılaşırsınız. Pek çok insan bana başlarına gelenler hakkında yazıyor. Bu insanlar bununla ilgili bilgileri kitaplarda bulamıyorlar ve bu nedenle bununla nasıl ilişki kuracaklarını bilmiyorlar. Çünkü kitaplar sadece kitaptır, imkansızı anlatmak ya da imkansızı yaşamanın sizi neye götüreceğini göstermek için tasarlanmamıştır. Karanlık köşelerde dolaşmaya başladığınızda, sanki iki hayatı aynı anda yaşıyormuşsunuz gibi olaylar aynı anda yaşanıyormuş gibi görünebilir. Eğer mümkün değilse, aynı anda iki yerde yaşamı nasıl anlatabilirsiniz? Ayrıca gerçeklik algımızın hayatımızı şekillendirdiğini anlayışınızı umuyorum.

Işığa baktığımızda ışığı görüyoruz; geriye baktığımızda gölgeyi görüyoruz. Bu size düşünecek bir şey vermeli; Bunu hiç düşünmedin mi? Bu olguyla her gün farkında olmadan karşılaşıyorsunuz, her ne kadar tüm eylemlerinizi etkilese de, yani fark etmeden ve anlamını anlamadan kafa karışıklığı yaşayacaksınız. Bu fenomen bize ne aydınlıkta ne de karanlıkta yaşadığımızı, tam ortasında, buluştukları yerde yaşadığımızı gösteriyor. Şimdi hayattaki kafa karışıklığının kaynaklarından birini görüyorsunuz, buna benzer bir örnek daha, eylemin her zaman tepkiye yol açmasıdır. Ortası patlayıcı bir yerdir; neresinin yukarı, neresinin aşağı olduğunu belirlemek bile zordur. Dengenin olmadığı bir denge yeri. Ve en ilginç olanı, her şeyin kendi çiftinin olmasıdır. Ve "aydınlık ve karanlık" derken iyiyi ve kötüyü kastetmiyorum, yalnızca zıt karşıtları kastediyorum. Bu alanı bu kadar ilginç kılan şey de budur; muazzam bir zıtlık içinde yer almaktadır. Kontrast her şeyi imkansız hale getirecek kadar abartır, her şeyi olduğundan daha büyük gösterir. Artık yaşamayı seçtiğiniz yer hakkında biraz daha bilgi sahibi olduğunuza göre, hepimizin aşina olduğu türbülansın nedenlerini anlıyorsunuz; pek çok şeyi açıklayan basit bir model.

Devam etmeden önce ışık ve karanlık hakkında söylenenlere bir ekleme yapmak istiyorum. Karanlık kötü değildir ve Var Olan Her Şeye karşı değildir. Yaratıcının ışığı, ışıkta olduğu gibi karanlıkta da parlıyor. Karanlık sadece ışığı daha net görmenizi sağlayan bir kontrasttır ve ışık da karanlığı daha iyi görmenizi sağlayan bir kontrast oluşturur. Hem ışık hem de karanlık, Var Olan Her Şey tarafından sevgiyle yaratıldı. İnsanın eylemleri sadece eylemlerdir ve bunların ışıkla veya karanlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Karanlıkta ışıktan daha fazla kötülük yoktur. Bu nedenle, tıpkı gerçek ışıkta bulacağınız gibi, yalnızca gerçek karanlıkta da sevgiyi bulacaksınız. Işık ve karanlık, Yaratıcının kucağında yan yana durur; her ikisi de, Yaratıcının her şeyi yarattığı aynı sevgiyle yaratılmıştır. Işıkta mıyız yoksa karanlıkta mıyız diye sorabilirsiniz. Gerçek sihrin yattığı yer burasıdır. Sihir, sevgiyle bir soru sorma, bir cevap arama ve bilinçli olarak neyi deneyimlemek istediğimizi, nasıl deneyimlemek istediğimizi yaratma ve bu deneyimin sınırlarımızı aşmamız için koşulları ne kadar yaratacağını tam olarak belirleme yeteneğidir.

Kötü olan her şeyin karanlıktan geldiği ve ışıkla ilişkilendirilemeyeceği tavrını kendimiz yarattık. Bu inanç o kadar yaygındır ki, kişi ışığın derinliklerine indiğinde ve kendisine göre pek de iyi olmayan bir şey keşfettiğinde, otomatik olarak bu şeyin karanlıktan geldiği ve kendisinin de ışığa o kadar da gitmediği sonucuna varır. düşündüğü gibi. Bu yanılgı, ışığa doğru yolculuğunuzda çok fazla kafa karışıklığı yaratacaktır. Aynı şey karanlık için de geçerlidir; onun daha derinlerine inebilir ve orada aynı miktarda sevgiyi bulabilirsiniz. Işığı göremezsiniz ama Yaratıcı her yerde olduğu gibi orada da mevcuttur. Artık görüyorsunuz ki aydınlıkla karanlığın kesiştiği noktada yaşıyoruz, aslında iki hayatı aynı anda yaşamak hiç de kolay değil. Hızlı bir nehrin suları yavaş bir nehre aktığında, berrak ve bulanık akıntıların karışarak yeni ve sürekli değişen bir şey yarattığı bir türbülans bölgesi oluşur. Başka hiçbir yerde bulunmayan bir şeyi yaratan da bu karıştırma sürecidir. Bu bölgenin özelliği budur, bu yüzden bu kadar anlaşılmaz, değişken, zıttır ve her iki unsurun gerçek güzelliğini gösteren de kontrasttır. Her şey değişiyor, dolayısıyla zamanla türbülans bölgesi ya çamurlu suyun karanlığına dönüşecek ya da sakin ve berrak suyun ışığına dönüşecek. Şimdi resmi görüyor musun? Zamanla kendimizi ışıkta bulacağız çünkü bu yönde ilerliyoruz. Bize huzuru getirecek şeyin bu olduğu yanılsaması var. Onu gerçekten bulacağız, ama ışığa doğru ilerleyerek değil, değişmemiz, henüz olmadığımız bir şeye dönüşmemiz ya da tam tersine çekilmemiz doğal olduğu için. Türbülans bölgesinden barış istiyoruz; ve onu getirecek olan da barışa olan arzumuzdur. Sevgiyle çalıştığınızda, ilk kitabımda da anlattığım gibi, önce kendi içinizde huzur yaratıp, sonra ona geçerek, hafif suların huzuruna girersiniz. Ama herkes ışığın berrak, sakin sularına yönelmeyecek, bazıları sevgiyle karanlığın huzuruna girecek; Üçüncü bir yol da var. Karanlık ışıkla buluştuğunda, iki enerjinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan kaos bir bölge, daha doğrusu bir geçit yaratır... Haydi, bu noktada bana bunun nasıl bir bölge olduğunu, nasıl bir geçit olduğunu zaten söyleyebilirsin. açılır mı?

Peki, tamam, sana anlatacağım ama bunu yaptığım anda, bunu bildiğini haykıracaksın! Aydınlık ve karanlık buluştuğunda olan şey her şeyin ve her yerde olur: Doğada, evrende ve tüm Yaratılışta. Her enerji formunun bir karşıtı vardır. Kesinlikle her şey, hatta fizikteki temel parçacıklar bile. Dolayısıyla bu zıtlıkların buluştuğu yerler her zaman olacaktır.

Aynı şey insanlarda da olur. Zıt kutuplar her buluştuğunda enerji bir girdap, bir huni yaratır. Ve ışık sadece burada, gezegenimizde değil, başka yerlerde de karanlıkla buluşuyor. Her yerin kendine has özellikleri olacak ama bir şey değişmeden kalıyor: Belli bir girdap yaratılıyor ve bu girdap açılıyor. Eğer hayatınızın kaotik ve bilinmezliklerle dolu olduğunu düşünüyorsanız, bilin ki, bununla kıyaslandığında bunun hiçbir şey olduğunu unutmayın, çünkü daha iyi bir kelime olamaz, kasırga!

Tamam, umarım hala düşüncelerimi takip ediyorsundur. Öyleyse evrende olup biten her şeyi, yaratılışı ve eskiden enerji dediğimiz şeydeki değişiklikleri (gerçekte çok daha fazlası) düşünün. Yaratıcının bir yaratık yarattığını, o da kendi yaratımını yarattığını söyleyebiliriz. Bu bizim için de geçerli: bir jeneratör yaratıyoruz, mekanik kuvveti elektriğe dönüştürüyor, o da erimiş metale dönüşüyor. Yani yaratan yaratır, yarattığı da yaratır. Katılıyor musun?

Farz edelim ki akıllı bir balık, nehir üzerinde bir enerji santrali barajının, onu yaratanlara enerji üretmesi gerektiğinin farkına varsın. Ancak balık bu enerjinin nasıl kullanıldığını bilmez, sadece bir baraj, bir jeneratör görür (bir tür enerji girdabı gibi) ve eğer balık elektrik kablolarını takip ederse yaratıcıları - bizi, insanları, yaratanları görecektir. bu enerjinin yardımıyla. O zaman balıklarımız nehri, barajı ve var olan her şeyi yaratanların bu yaratıcılar olduğunu düşünebilir. Bu sadece bir yanılsama olacak. Bir bakıma bu kasırgalar seni... bir şeye götürecek ama o Yaradan değil, sadece b olacak. O yaratılışın en büyük biçimi. Çünkü gördüğünüz ve bizim olduğumuz yaratılışın Yaratıcı olduğu bir gerçektir; çünkü tıpkı insanların ve tüm canlıların kendilerini yeniden üretmeye çabalamaları gibi, Yaratıcı da kendini yaratır. Bu nedenle kaynağa gelmek istiyorsanız, Yaradan’ı görmek istiyorsanız, kendi içinize bakın, onlar kalbinizdedir. Orada her şeyi yaratmanıza olanak tanıyan en parlak kıvılcımı bulacaksınız. Ben buna Aşk diyorum. Bu nedenle sevgiyle çalışarak Yaradan ile el ele yürür ve Kaynakta kalırsınız. Kaynak bir yerden ziyade bir eylemdir. Yarattığımızda kaynağındayız. Kalbinizin kapısını açtığınızda ve sevgi enerjisine giden yolu açtığınızda (ilk kitapta anlattığım gibi), yaratıcının akışını açmış olursunuz; o sizin içinizden özgürce akar ve tükenmez bir enerji kaynağı alırsınız. neşe ve sevginin yol açtığı herhangi bir hayale ulaşmanıza izin verir. Artık her şey daha net mi? Umarım. Ama hepsi bu değil.

Yaratmayı öğrenmek isteyenin, önce kendisinden önce yaratılmışları anlaması gerekmez mi? Elbette, daha derin bir anlayış kazanabileceği en azından geçici bir anlayış biçimini kazanması onun için faydalı olacaktır. Bazen (her zaman olmasa da) bir şeyi parçalara ayırıp sonra tekrar bir araya getirerek anlamak daha kolay olabilir. Anlayışınızı hemen kontrol edeceksiniz, çünkü çalışma prensiplerini tam olarak anlamadıysanız, birleştirdiğiniz şey çalışmayacaktır. O halde bir sonraki bölüme geçelim.

Dünyanın düz olduğu fikri, dünyaların taş katmanları gibi birbirinin üzerinde bulunduğunu açıklayan eski kutsal yazılardan geliyor. Bunu başka bir resimle hayal edebilirsiniz: Her bir sayfası bir dünya olan, bizimkine çok benzeyen ama ufak bir farkla bir kağıt yığını. Başka bir deyişle, zaman diye bir şey yoktur, hareket yanılsamasını yaratan şey zaman yanılsamasıdır ama aslında biz dört boyutlu bir evrende ortaya çıkan sonsuz, katmanlı, kâğıt benzeri, olasılıksal gerçeklikler biçiminde yaşıyoruz. ağ. Tamam, bu kavramları açıklamanın ne kadar zor olduğunu kendiniz görebilirsiniz, ancak bunu çeşitli şekillerde yapmaya çalışalım. Bazılarınız, bir bilim adamının olasılık dünyalarına girmenin bir yolunu keşfettiği ve aralarında hareket ederek başladığı dünyaya geri dönmeye çalıştığı "Sliders" adlı televizyon seminerini izlemiş olabilir. Dizide kahraman elbette kendisini içinde bulduğu dünyaların hiçbirinin kendi dünyası kadar iyi olmadığına inanıyor. Ancak bunlar onun farklı seçimler yaptığı ve dolayısıyla farklı hayatlar yaşadığı dünyalardır.

Öyleyse devam edelim ve söylediklerimin yanı sıra şunları da aklınızda tutun: önce yaratırız, sonra yaratımımızı geliştiririz. Yaratıcının Yarattıklarıyla yaptığı budur ve biz de bunu yaşamlarımızda yaparız. Yaşamlarımızın her birinde yarattığımız şeyleri geliştirmekle meşgulüz. Çünkü gerçekte her şey, hayal edilebilecek her şey zaten yaratılmıştır ve biz sadece resmi boyalarla boyayarak yaratılışı geliştiriyoruz. Bu da demek oluyor ki geçmiş var ama gelecek de zaten var ama tüm bunlar sonsuz olasılıklar içinde mevcut ve biz bu sonsuz çeşitlilikler arasında yüzerek her birini daha da geliştiriyoruz. Dolayısıyla yaşadığınız gerçekliğin geleceğine, geçmişine ya da milyarlarca gelecek seçeneğine gidebilirsiniz. Şimdi her anın tüm dünyayı kapsayan bir kağıt parçası olduğunu varsayalım. Ancak bu milyarlarca başka olasılıktan sadece bir tanesi. Diyelim ki zamanda geriye gidiyorsunuz ve kendinize piyango numaralarını söylüyorsunuz; bazıları geleceğe dönüp zengin olduğunuzu göreceğinize inanıyor. Ama bu sistem böyle çalışmıyor. Aslında zengin olduğunuz bir geleceğe gidebilirsiniz; ama aynı zamanda zengin olduğunuz ve sonuç olarak nasıl zengin olduğunuza dair anılarınızın olduğu şimdiki zamanın bir versiyonuna da gidebilirsiniz. Diyelim ki zengin olduğunuz bir gerçekliğe (sizinkine paralel) geçmenin bir yolunu buldunuz - ama sonra bu paralel gerçeklikte olup biten her şeye dair bir anıya sahip olacaksınız, ancak ona başka bir paralel gerçeklikten girdiğinizi unutacaksınız. . Bu şekilde tasarlandı çünkü iki gerçekliğin anısına sahip olmak kafa karıştırıcı olurdu. Beynimizde, anıları kafamızı karıştırmayacak veya delirtmeyecek şekilde sıralayan bir filtre vardır.

Geleceğe yolculuk yapamazdık, o olmasaydı onu tahmin edemezdik. Geleceği tahmin ettiğinizde, aslında olasılıksal dünyalardan hangisinde yaşamayı seçeceğinize dair bir tahminde bulunuyorsunuz. Birisinin yarın piyangoyu kazanacağınızı söylediğini varsayalım. Ve hayal edilebildiğine göre bazı dünyalarda zaten mevcut, tek soru şu: Oraya taşınacak mısın? Transfer edersen kazanırsın, transfer etmezsen kazanamazsın. Bu nedenle, olasılıklar arasında nasıl geçiş yapacağınızı tam olarak bilmek önemlidir, ancak bunun kendiniz ve yaşamınız üzerindeki etkilerine aşina olana kadar bunu öğrenmek için acele etmeyin. Doğal olarak bu her gün hepimizin başına gelir. Hafızamızın içeriği değiştiği için bunu fark etmeyiz. Zaman tüm bunları mümkün kılar; aslında her zaman öyle olmuşken, bir şeyin az önce gerçekleştiğine inanmanızı (ve öyle görünmenizi) sağlayan şey budur. Bazen önceki gerçeklikten bazı anı parçalarını yanınıza alırsınız ve sonra sanki mağazaya gitmişsiniz gibi hissedebilirsiniz, ancak aslında gitmemişsinizdir, ancak yine de bunu yaptığınızı açıkça hatırlarsınız. Şimdi anladın mı?

Aynı zamanda yaşlıların geçmişten hikayeler anlattığı ve dinleyicilerin her şeyin yanlış olduğunu iddia ettiği de olur. Bu, beyindeki filtre aşındığında ve diğer olasılıklardan olayların anılarını sızdırmaya başladığında ortaya çıkar. İnsanların bir olasılıkla yaşarken başka bir olasılıkla ilgili anılara erişim sağladığı ortaya çıktı. Bazen bu, o olasılığa doğru ilerlemeye yol açabilir. O zaman bana şu soruyu sorabilirsiniz: neden bu gerçeklikte onları görmeye devam ediyoruz? – Çünkü zaman yoktur ve sen aynı anda her yerdesin; sana ayrılık yanılsamasını veren zamandır.

Bir sonraki soru şu: Bunu kendinize kanıtlamanın bir yolu var mı? Elbette yapabilirsin ama buna değer mi? Maliyet çok yüksek olabilir, özellikle de yeni başlayan biriyseniz ve ne olabileceği hakkında hiçbir fikriniz yoksa ve aynı zamanda yapmamanız gereken şeyleri yapacak kadar çılgınsanız, o zaman hikayeniz benimki gibi ortaya çıkabilir ve devam ederseniz okuyacaksınız. okuma. Anlaşılmayı arzuluyordum ve bunun bana ve diğerlerine neye mal olacağını iki kez düşünmedim. Bunun bedelini ödedi ve başı ciddi belaya girdi. Hem sizin hayatınızı hem de başkalarının hayatlarını zenginleştiren olasılıklar arasında geçiş yapmanın yolları vardır; olup biten her şeyden haberdar olmak ve aklınızı kaybetmemek de mümkün. Gençtim ve sabırsızdım ve bu yeni bir şey olmasa da, balıklama atlayana kadar beni neyin beklediğine dair hiçbir fikrim yoktu. İlk kitabımda anlattığım sevgi dolu çalışmaya devam ederseniz, bir olasılıktan diğerine kolayca geçme yeteneği doğal olarak yavaş ama doğal bir şekilde size gelecektir.

Ve bir şey daha - bunu uzun zamandır ben de fark etmedim, ancak sevgi gönderme ve sevgiyle çalışma konusunda deneyim kazandıkça, yalnızca olasılıklar arasında kolayca hareket etmeye başlamakla kalmayacak, aynı zamanda bu olasılıkları da geliştirmeye başlayacaksınız. Halihazırda yaratılmış olanı değiştirmek için ne kadar muazzam bir güce ihtiyaç olduğunu hayal edebilirsiniz, ama size sevgiyle çalıştığınızda Yaradan'ın sizin aracılığınızla kendini gösterdiğini söylememiş miydim?

Ancak henüz bu konuyla işimiz bitmedi. Bilim bir atomun aynı anda iki yerde bulunabileceğini keşfetti. Görünüşe göre böyle bir keşif çarpıcı olasılıklara yol açıyor, ancak bu yalnızca zamanın yarattığı bir yanılsamadır. Vücudunuzda sadece iki atom var, pozitif ve negatif; hatırladınız mı, ışık ve karanlık bir araya geldiklerinde bir girdap yaratırlar? Bu sizin bedeninizdir: iki atom bir araya gelerek bir girdap oluşturur ve zamanla milyarlarca girdap yaratırlar ve sonuç sizin bedeninizdir. Artık nasıl her yerde olabileceğinizi ve olasılıksal gerçeklikler arasında nasıl kolayca geçiş yapabileceğinizi görüyorsunuz. Elbette bu son derece basitleştirilmiş bir örnek ve dolayısıyla yanlış.

Tamam, farklı olasılıksal gerçekliklerin nasıl bir araya geldiği ve bunun farkında olmasak bile bizi nasıl etkilediğiyle bitirelim. Dolayısıyla, yalnızca küçük bir ayrıntıda farklılık gösterenlerden tamamen farklı olanlara kadar birbirine çok yakın olan pek çok olasılıksal dünya var. Şunu unutmayın: nasıl seçtiğinizi hatırlamasanız bile, içinde yaşadığınız gerçekliği siz seçtiniz. Tam da bu sırada bazı dünyalarda barış hüküm sürüyor, bazılarında savaş sürüyor, bazı dünyalar ise neredeyse tamamen yok olmuş durumda. Hayal edebileceğiniz her olasılık var. İlginç bir şekilde, her gün olasılık dünyaları arasında doğal olarak ama bilinçsizce geçişler yapıyoruz. Bir şeyi bir yere koyup sonra başka bir yerde bulduğun hiç oldu mu? Olasılığa dayalı dünyalar o kadar benzer olabilir ki, çok dikkatli olmadığınız sürece onları birbirinden ayırmak çok zordur. Biliyorum ki ben bunu aktardıktan sonra bazılarınız şöyle diyecek: “Aha, şimdi neler olduğunu anlıyorum! Şimdi bazı gözlemlerime ilişkin bir açıklamam var.”

Ama burada düşünmeye değer biraz daha yiyecek var. Başta ışık ve gölgenin karıştığı girdaplarda yaşadığımızı söylemiştim hatırlıyor musunuz? Bu, güçlü enerji çatlakları yaratır ve dengeyi bozar, bu da farklı olasılık dünyalarının birlikte çökmesine yol açar. İşin komik tarafı da burada devreye giriyor: Dünyamızda birbiriyle çelişen pek çok görüş var, herkes bir şeye inanıyor ve elinde kanıt olduğundan emin ama yine de bunu diğerine kanıtlayamıyor. Bunun nedeni, farklı dünyaların öngörülemeyen şekillerde bir araya gelmesidir. Bunu şu şekilde açıklamaya çalışacağım:

Siz ve komşunuz aynı dünyada yaşıyor gibi görünebilir, ancak dünyaların çökmesinin etkisiyle, sizinki kadar gerçek ama sizin için görünmez olan başka bir dünyada yaşıyor. Tıpkı dünyanızın bazı kısımlarının ona görünmez olması gibi. Uzaylıların varlığına inanıyor olabilirsiniz, hatta küçük parmağınızı uçurdukları bir videonuz bile var diyelim. Bu kaydı komşunuza gösterirsiniz, ancak o bunu yalnızca sahte olarak görecektir ve (kendi gerçekliğinde) kaydın düzenlendiğini kanıtlayabilecek kişileri kolayca bulacaktır - tıpkı sizin (gerçekliğinizde) bunu onaylayan kişileri bulabilmeniz gibi sahte değil. Kafa karıştırıcı, değil mi? Düzensiz bir zamanda, düzensiz bir dünyada vb. yaşamamızın nedeni budur. İlk kitabımda sevgi göndermekle ilgili yazdıklarım size gerçek bir bilgi ve yararlı bir beceri gibi görünüyorsa (çünkü böyle bir dünyada yaşıyorsunuz), yine de gerçeklerde yaşadıkları için bunların boş sözler olduğunu düşünen insanlarla tanışacaksınız. bunun olmadığı yerde. Siz onları görebiliyor olsanız da, onlar sizi görebilirler. Ben kendi gerçekliğimin kitabına sahibim, sen de kendi gerçekliğinin kitabına sahipsin diyebiliriz; Ben kitabınızın bazı sayfalarının fotokopisini çektim, siz de benim birkaç sayfamı kopyaladınız ve bunları kitaplarımıza koyduk. Bu nedenle birbirimizin belirli beyanlarına katılacağız, örneğin arabanızın mavi olması; ancak arabanızın kırmızı olduğu olasılıksal gerçeklikler vardır ve arabanızın kırmızı olduğuna yemin edecek insanlarla tanışacaksınız, ancak şu anda onlar onun aslında mavi olduğunu gördüklerinde şaşırıyorlar. Olasılığa dayalı dünyalar karışıktır ve bu da böyle bir karışıklığa yol açar; ama aynı zamanda dünyalar da sürekli değişiyor. Bu şu anlama geliyor; verdiğim kitap örneğinde olduğu gibi kitaplarımızın sayfalarını sürekli başkalarıyla değiştiriyoruz. Yani girdap dünyaları sürekli karıştırıyor ve onların sürekli değişmesine neden oluyor.

Size başka bir örnek vereyim: Bazen tanıdığınız bir şey söyler ve daha sonra bunu söylemediğini, tamamen farklı bir şey söylediğini iddia eder. Ve ben yalancılardan bahsetmiyorum, tanıdığınız ve güvendiğiniz bir kişiden bahsediyoruz. Eminim sizin de başınıza benzer bir şey gelmiştir veya gelecektir: Bir kişiye, şu anda çürüttüğü ifadesini açıkça duyduğunuzu söylersiniz. Bu zor bir an, çünkü... ikiniz de haklı olduğunuzu hissediyorsunuz ve ikinizin de haklı olduğu söylenebilir.

Uzaylıların varlığına inanıyorsanız ve bunun için bir nedeniniz varsa, bu onların sizin gerçekliğinizde, dünyanızda gerçekten var olduğu anlamına gelebilir. Ancak komşunuz uzaylıların var olmadığını iddia ederken de haklı çünkü kendisi uzaylıların var olmadığı bir dünyada yaşıyor. Dünyaların her biri diğeri kadar gerçektir ve normalde çarpışıp karışmamaları gerekir. Ama meğerse komşunuzun uzaylılara inandığı, hatta belki gördüğü, sizinle aynı dünyada yaşadığı ama girdaplar yüzünden bu sizin deneyiminiz haline gelmemiş bir gerçeklik de var. Ama şimdi şunu hayal edin: Aynı girdaplar yüzünden, bir gün komşunuzla konuşabilir ve onun uzaylıların varlığına inandığını keşfedebilirsiniz! Daha önce bunlara inanmadığı için fikrini ne zaman değiştirdiğini mi soruyorsunuz? Komşunuz size tuhaf bir şekilde bakacak ve ona her zaman inandığını ve bu konuyu sık sık birlikte tartıştığınızı söyleyecektir. Bu durumda olasılıksal gerçeklik değişti ama hafızanız değişmedi. Normalde beyninizdeki filtre, olasılıksal gerçeklikler arasında geçiş yaparken gerekli anıları seçecektir, ancak girdaplar nedeniyle bu her zaman gerçekleşmez, dolayısıyla hafızanızı koruyabilirsiniz. Deliriyormuş gibi hissedebilirsin ama değilsin. Ne olduğunu anladığınızda hayatınız daha kolay ve daha eğlenceli hale gelecektir.

Bir adım daha ileri gidelim. Bu karışıklığın sonsuza kadar süreceğini düşündüyseniz, öyle olmayacak. Işığı gölgeyle karıştıran girdaplar her yerde, her olasılıksal gerçeklikte geçerli değildir ve bazen yavaş yavaş, adım adım girdapların olmadığı olasılıklara doğru geçiş yapabilirsiniz. Ayrıca dünyamızda yaşadığınız yer de büyük önem taşıyor; etrafınızdaki olasılıkları ne kadar güçlü bir şekilde karıştırdığını da belirliyor. Bu, bazı alanlarda daha güçlü, bazılarında ise daha zayıftır ve zamanla da değişir. Bununla birlikte, ilk kitabımı okuyanlar şunu sorabilir: Bunun sevgi göndermekle ne alakası var?

Cevap vereceğim. Nerede olursanız olun, hangi olasılıksal dünyada olursanız olun, her zaman bir enerji kaynağına sahip olacaksınız. Bunu bazı dünyalarda daha güçlü, bazılarında ise daha zayıf hissedeceksiniz ama kaynak her zaman yanınızda olacak çünkü özünüz onun içinde, o olmasaydı siz de olmazdınız. Peki sevgi göndermenin girdaplarla nasıl bir ilişkisi var?

Öncelikle, buraya gelmek istediğinizi unutmayın ve sebepsiz değil - sonuçta bu çok ilginç bir dünya. İkincisi, sevgi göndermek sizi buradan uzaklaştırmaz (kendiniz istemediğiniz sürece), tam tersine size en iyiyi, neşeli ve ilginç bir hayatı getiren kendi girdabını yaratır. Bu, istediğiniz zaman mümkün olan en iyi koşulları size çekecektir. Ah işte yine o kelime, Zaman... İllüzyonların ünlü ustası. Zaman size bir şeyi dün yaptığınızı düşündürür ama aslında o şeyi şu anda yapıyorsunuz. Artık kapalı geçici portalları hacklemeye başlarsanız ne olacağını hayal edebilirsiniz. Önceki yaşamlarınızdan biri olarak algıladığınız şey “şimdiki” yaşamınızla karışabilir. Kim olduğunuzu bilmeyeceksiniz; rüyasında muhasebeci olduğunu gören bir barbar mı, yoksa rüyasında barbar olduğunu gören bir muhasebeci mi? Ne olacak? Barbar birdenbire sayabildiğini keşfeder ve muhasebeci acımasız bir saldırı planlamaya başlar. Şimdi ne olduğunu anlıyor musun?

Arzu ettiğimiz hayatı yaratmak

Taş işlemeye benzer.

İyi bir heykeltıraş

Şekil verilenin taş olmadığını biliyor.

Ama o kadar temizler

İçinde saklı form ortaya çıktı

Birinci Bölüm***

2000 yazında eşim Roberta oğlunu ziyaret etmek için Edmonton'a gitti. Evde kalmaya ve sevginin enerjisiyle ilgili çeşitli şeyler üzerinde çalışmaya karar verdim. Bir yıl önce bu kitabı yazmaya başlamıştım ama bitirmemiştim; yazdıklarım beni tatmin etmedi. Bana göre bu kitabı yazmak işe yaramazdı (hiçbir yere varmadı). Çok daha ilginç ve verimli faaliyetlerim oldu. Bana göre - çünkü her zamanki gibi evrenin farklı bir görüşü vardı. Asistanlarım plana devam etmeden önce hikayemi bitirmem konusunda beni yönlendirdiler. Bu, gelecekteki olayların temelini oluşturmaktı. Ayrıca birçok kişi bana hikayenin bitmemiş kısmını nihayet ne zaman anlatacağımı soran mektuplar gönderdi. Ama benim için eski bir haber gibiydi (eski bir gazete). Öte yandan, sevgi göndermenin gücünü anlamak, umduğum gibi bir düğmeyi çevirmek değil, bir yolculuktur. Bazen sabırsızlığım beni ele geçiriyor.

Yalnız değiliz, güçsüz de değiliz. Klaus Joel.

(kitaptan alıntı)… Çarpıcı haberler duymaya hazır olun. Peki sevgi gönderdiğimizde ne kadar güce sahip olduğumuzu biliyor musunuz? – bu kelimeyi daha iyi bir kelime olmadığı için kullanıyoruz.

"Evet, elbette" diye yanıtladı Sally.

– Peki, sevgi göndererek kendi hayatınızı, diğer insanların hayat koşullarını ve etrafınızdaki tüm dünyayı etkileyebileceğinizi biliyorsunuz. Peki ya size enerji merkezlerinden birine sevgi gönderildiğinde, nerede olursa olsun diğerlerinden otomatik olarak ortaya çıktığını söylesem?

Şaka yapmıyorum; Dünya gezegenindeki her merkezden, tüm diğer gezegenlerden, tüm galaksilerden, tüm olasılık dünyalarından. Her birinde - onu tek enerji merkezine gönderdiğiniz hacimde. Sadece sonuçlarını düşünün! Uysal olan dünyayı miras alacak. Burada bir parça daha eksik, "uysal olan her şeyi miras alacak" çünkü her şeyi yaratan güç ve tüm güç içimizden akıyor ve bu gücü istediğimiz yere yönlendirebiliyoruz. Bu, bazılarının yayılmasını durdurmak için çaresizce çabaladığı bilgidir. Aşk dediğimiz şeyin özünü anlamıyorlar ve bu nedenle insanların başka dünyalara, galaksilere, dolayısıyla da onlara hükmetmesinden korkuyorlar. Ama aşk kendini bu şekilde göstermez!

Herhangi bir galaksinin en ücra köşesinde, üzerinde yaşanılan herhangi bir gezegene giderseniz, orada hiçbir yerden gelip kendilerinden önce yaratılmış her şeyi değiştirecek insanlardan söz eden bir kehanet bulacaksınız. Nereye uçarsanız uçun, bu kehanetlerle karşılaşacaksınız, bu kehanetler bazılarına neşe, bazılarına ise varoluşlarından korku veriyor.

Bir şeyin anlamı o kadar çarpıtılabilir ki, neşe getiren bir şey ölüm getiriyormuş gibi görünebilir. Size gücünüzden -dünyada ve her yerde cenneti yaratmaya yönelik kullanıma hazır yeteneğinizden- bahsetmek akla gelebilecek en tehlikeli şeydir. Geçmişte, enerji hunilerinin özelliklerine (yaklaşık Güç yerleri) ilişkin bilgilerin keşfi birçokları için ölüm cezası anlamına geliyordu.

Şu şekilde açıklamaya çalışacağım; gezegenimizdeki enerji hunilerinin sayısını tam olarak bilmiyorum ama diyelim ki bir milyon tane var. Bu, enerji girdaplarından birine günde yalnızca bir kez sevgi gönderirseniz, dünya çapında bir milyon yerde görüneceği, yani orijinal gönderiminizden bir milyon kat daha fazla sevginin görüneceği anlamına gelir. Bunu bana ilk gösterdiklerinde sandalyemden düştüğümü itiraf ediyorum. Ve o zamana kadar zaten huniler üzerinde çalışıyor ve onlarla deneyler yapıyordum.

İlk kitabımda, bir spor piyangosunun sonuçlarını çıkarmak için geleceğe seyahat ettiğimi söylemiştim. Bu hikayede bunun için bu hunilerden birini kullandığımı atladım. Dolayısıyla bu enerji merkezlerinin neler yapabileceğini anladım ve bana bu son bilgi verildiğinde resmin tamamını hayal edebildim.

Kendiniz düşünün, gerçekten Tanrı'nın sizi kendi benzeyişinde yarattığını ve size güzelliği ve sevgiyi yaratma gücünü vermediğini mi düşünüyorsunuz? “Kendi benzerliğinde” görünüş anlamına mı gelmeli? Uyanın, bu, sonsuz bir yaşam ve sevgi kıvılcımının içinizde gömülü olduğu ve kendini gösterme fırsatını beklediği anlamına gelir.

Bazılarınız bu bilginin neden sizden saklandığını ve neden birisinin bunun yayılmasını durdurmaya çalışması gerektiğini merak edecektir. Uyanın ve etrafınızda neler olup bittiğini görün. İktidardakiler, gücünüzün ve gücünüzün olduğunu keşfetmenizle ilgileniyorlar mı? Hiç de bile. Varlık biçimleri sona eriyor ama buna sonuna kadar direnecekler. Bana dürüstçe cevap ver, savaşlarda ne uğruna savaşıp öldün - ulusların iyiliği için mi, yoksa kendini beğenmişlik ve birkaç kişinin güç arzusu adına mı? Bu birkaç kişi eski yöntemlere hayır deme fırsatına sahip olmanızı ister miydi? Milyonlarca canlının ölümüne ve köleleştirilmesine yol açsa bile, diğer gezegenlerin güç peşinde koşan yöneticilerinin, kendi düzenlerini değiştirmenize bu kadar kolay izin vereceğini düşünmüyor musunuz? Tamamen farklı bir şey istiyorlar. Ama aynı zamanda farklı doğadaki canlıların yaşadığı, bunun olmasını isteyen, Dünya'yı ve üzerindeki insanları korumak için canlarını veren birçok gezegen de var, yoksa biz burada olmazdık. Aşk manipüle etmez ama diğer insanların manipülasyonlarını durdurabilir.

Kelimeleri seçmeme izin vereceğim ve eğer söylediklerimin doğru olma ihtimalini bile kabul etmezseniz, o zaman açıkça derin uykudasınız ve zamanımı boşa harcıyorsunuz, ayrıca milyonlarca insanın hayatını da boşa harcıyorsunuz diyorum. İnsanlığın kadim kehanetleri gerçekleştirmesi adına sizi korumak için kendilerini riske atanlar. Bir yerlerde sevgi gönderme yeteneğini keşfeden başka varlıklar da var ama öyle görünüyor ki bunu diğerlerinden daha iyi yapabilecek olanlar insanlar. Bu ironik değil mi, çünkü insanlık sadece uzun süre köle olarak var olmadı, aynı zamanda bu amaç için özel olarak yetiştirilip melezlendi. Ama görünen o ki Yaradan bu şekilde çalışıyor, çünkü sonunda Dünyayı miras alacak olanlar uysal olanlardır. Bütün bunları insanlara yaptılar, kendilerinden önce yaratılan her şeyi dönüştürebilecek süper varlıklardan oluşan bir ırk yarattıklarının farkında değillerdi. İnsanlık o kadar deforme olmuştu ki, savaşlar satranç oynamak gibi sırf eğlence için yapılıyordu. Bu tür ifadeleri kabul etmenin zor olduğunu anlıyorum ama tüm kanıtlar önünüzde, sadece buna dikkat etmeniz gerekiyor. Şu anda Dünya'ya alışılmışın dışında çok sayıda uzaylının geldiğine inananlar, bize olan ilginin artmasıyla dev bir felakete ilişkin başarısız kehanet arasında bir bağlantı görüyor musunuz? Bu zincirin eksik halkası, başkalarının bizi yok etmeye çalıştığı bilgidir ve bizimle birlikte, sayısız biçimde, tüm dünyalarda yeniden anlatılan bir kehanettir. Uzaylı dediğimiz şeylerden bazıları, ırklarında sevgiyle çalışma yeteneğini yeniden canlandırmak için insanlardan genetik materyal topladı. Deneyleri başarılı, ancak bunu en iyi yapanlar, Dünya gezegenindeki insanlar olan biziz.

Bunu neden söyleyenin ben olduğumu sorabilirsiniz. Buna cevap vermek kolaydır; gerçek şu ki, diğer olasılıksal gerçekliklerde bu bilginin yayılmasını önlemek için karşı tarafta çalıştım ve çok başarılı oldum. Karanlık tarafımın ne kadar karanlık olduğunu ilk gördüğümde hayatıma son vermek istedim. Hayal gücünüz, diğer parçamın bu bilginin yayılmasını durdurmak için ne kadar ileri gittiğini hayal bile edemez! Elbette orada yalnız değil ama yine de sürecin önemli bir bileşeni. Bu tarif edilemez ve dayanılmaz! Zaman geçti ve ne olduğunu ve nasıl olduğunu anladım ama sonuç olarak beni neredeyse kendi tarafına çevirdi. Neredeyse - çünkü görünüşe göre bu satırları yazanın ben olduğum mantıklı geliyor. Bu materyale katılıp katılmayacağınız, önümüzdeki 2000 yıl boyunca hangi kehanetin hüküm süreceğini belirleyecek.

Sonsöz

Sevgi, enerji hunilerinden herhangi birine gönderilebilir; duygularınıza göre birini seçin ve mesajınızın diğer tüm hunilerden çıkması için niyetinizi mesaja ekleyin. Hiç de zor değil. Çok kolay göründüğünü anlıyorum ama durum böyle, bu kuralları ben icat etmedim, yeni keşfettim. Üzerinde ne kadar çok düşünürseniz, bunun böyle olması gerektiğini o kadar çok göreceksiniz. Her iki durumda da bu yöntem işe yarıyor. Gerisi sana gelecek; bunu size şu ya da bu şekilde gösterecekler. Ayrıntılı talimatlar bir kitabın tamamını gerektirir. Ama bu bilgi zaten içinizdedir ve bir şeyler yapmaya başladığınızda derinliklerden yüzeye çıkacaktır; Kişi onun hakkında düşünmeye başladığında ve onunla bir şeyler yapmaya çalıştığında bu kapsül kendi kendine açılır.

Ayrıca bu enerji hunileri başka birçok amaç için de kullanılabilir. Birçok insan bana dua gibi şeyler soruyor. Elbette dua işe yarar; fakat sizce dua ettiğinizde ne olur? Kalp açılır ve sen sevgi gönderirsin. Sevgi göndermenin güzel yanı da bu; yaptığınız neredeyse her şeye onu ekleyebilirsiniz. Eğer dua etmeyi seviyorsanız neden duanıza bir sevgi mesajı eklemiyorsunuz? Elbette duanız kalbinizin açmayacağı, sevginin çıkmayacağı bir şekilde gerçekleşirse dolayısıyla sonuç olmayacaktır. Hangi dine inandığınız veya başka hangi uygulamaların size neşe getirdiği önemli değil, bunlara kalbinizi açmayı ve sevgi göndermeyi ekleyin ve duygularınızın nasıl değiştiğini görün. Eşimin arkadaşlarıyla yaptığı gibi ayın altında ateşin etrafında dans etseniz bile, eğer kalbiniz açıksa ve sevgi gönderiliyorsa mükemmel sonuçlar alacaksınız.

Uysallar Dünya'yı miras alacak ve artık nedenini biliyorsunuz.

Sana tüm sevgilerimi gönderiyorum, Klaus

Not: Klaus Joule’ün “Utanç verici Bir Sır” kitabını yıllar önce bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumuştum. Sonra ben de onun diğer kitaplarını aradım, buldum ve okudum ve hepsi tek bir şeyle ilgiliydi: aşkta nasıl yaşanır ve bu sevgiyi çevremdeki dünyayla nasıl paylaşılır. Ama benim için ilk güçlü itici güç "Utanç verici Sır" oldu, kendim için bir keşif yaptım - eğer kalbinizde sevgiyle yaşarsanız, o zaman tüm arzularınız gerçekleşecektir. Hayat, Klaus'un açıklamalarının doğruluğunu kanıtladı. Arkadaşlar! Hepinize kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.

Hepinize sevgilerimle Irina

Sevgi dolu bir hayat. Bölüm I. Messenger. Bölüm II. Utanç verici sır Klaus Joel

(Henüz derecelendirme yok)

Başlık: Aşk dolu bir hayat. Bölüm I. Messenger. Bölüm II. Utanç verici sır

“Sevgi Dolu Bir Hayat” kitabı hakkında. Bölüm I. Messenger. Bölüm II. Utanç verici sır" Klaus Joule

Klaus J. Joule, yazar olmadan önce birçok meslekte ustalaştı: çiftçi, inşaat müteahhidi, sanatçı ve girişimci olmayı başardı.

İlk kitabı "Haberci" 1,5 yıl içinde birkaç kez yeniden basıldı ve Rusya kitap pazarında en çok satanlar listesine girdi. Bir hayalin gerçekleşmesine dair inanılmaz bir hikaye, günlük gerçeklikte, tüm kuralların sevgi tarafından belirlendiği başka bir alanı görmenize yardımcı olacak...

Harika bir olay örgüsü, empati kurduğunuz karakterler; tüm bunlar sizi kitabın aksiyonunun içine çekiyor ve son sayfaya ulaşana kadar elinizden bırakmıyor. Yoğun olay örgüsü gelişimi, fantastik maceralar ve beklenmedik fikirler heyecan verici. Kitap bir oturuşta okunuyor.

Kitaplarla ilgili web sitemizde, siteyi kayıt olmadan ücretsiz olarak indirebilir veya “Sevgi Dolu Bir Hayat” kitabını çevrimiçi okuyabilirsiniz. Bölüm I. Messenger. Bölüm II. Utanç verici sır" Klaus Joule, iPad, iPhone, Android ve Kindle için epub, fb2, txt, rtf, pdf formatlarında.

Kitap size çok hoş anlar ve okumaktan gerçek bir zevk verecek. Tam sürümünü ortağımızdan satın alabilirsiniz. Ayrıca burada edebiyat dünyasından en son haberleri bulacak, en sevdiğiniz yazarların biyografisini öğreneceksiniz. Yeni başlayan yazarlar için, edebi el sanatlarında kendinizi deneyebileceğiniz yararlı ipuçları ve püf noktaları, ilginç makaleler içeren ayrı bir bölüm vardır.

Klaus J. Joel

Sevgi dolu bir hayat. Bölüm I. Messenger. Bölüm II. Utanç verici sır

Dizi editöründen

Pek çok okuyucu gibi ben de yeni bir kitap alırken öncelikle kapak tasarımına dikkat ederim, sonra arka taraftaki metni okurum - genellikle kısa ve öz bir şekilde yazarı ve kitabın ana fikrini anlatır. kitap, içindekiler tablosuna bakıyorum ve ardından seçiminizi nihayet onaylamak ve yazarın yazma becerisine güvenmek için birkaç paragrafa bakıyorum. Peki önsöz? Ve önsöz her zaman sıkıcı ama gerekli bir ek gibi görünüyordu; buna yalnızca kitabın yayınlanma tarihi veya yazarın biyografisinin ayrıntılarıyla ilgileniyorsam bakabilirim.

Çoğu kişinin muhtemelen özleyeceği o Önsözü neden yazmaya karar verdim?

Öncelikle çok kısa; okuma şansınız var.

İkinci olarak, yeni kitap serisi “Aşk Dolu Bir Hayat” hakkında en azından birkaç söz söylemeden geçemeyeceğim. Bir yayıncı olarak bu kitapların benim açımdan sakıncalı algılanmasına engel olmak istiyorum: "Anlıyorum... Aşkla ilgili olduğu için, muhtemelen canı sıkılan genç bayanlar ve hanımlar için... Bana göre değil." Eğer öyle düşündüysen, o zaman bu seri tam size göre!

“Aşk Dolu Hayat”, pek çok okurun aşina olduğu ve sevdiği “Gerçeklik Dönüşüyor” dizisi çerçevesinde ayrı bir yön oluşturdu. Vadim Zeland'ın kitaplarını okuyan herkes, sıkılmış genç hanımların ve basit aşk romanlarından hoşlananların onun okur kitlesi olmadığını bilir.

Aşk Dolu Hayat serisinin ilk ve merkezi kitabı, Vadim Zeland sayesinde öğrendiğimiz Klaus J. Joule'ün "Haberci" kitabıydı. Mayıs 2004'te Reality Transurfing'i piyasaya sürdük. Bir buçuk ay sonra Vadim bize, Klaus Joule'ün "The Messenger" adlı eserinden de bahseden "Transurfing" için minnettarlığını ifade eden Amerikalı okuyucularından birinden bir mektup gönderdi. İlgilendiler, internette kitabın bağlantılarını buldular ve ardından internette açıkça yayınlanan Rusça çevirisini buldular. Her ne kadar engellerle karşılaşsak da sonunda haklarımızı aldık. The Messenger'ı okuduktan sonra şunu anladık: yayınlamalı.

Bu kitap aşk hakkında, ama paniğe kapılmayın, bu sadece hissetmekle ilgili değil. Klaus J. Joule kitabında, gerçekliği tamamen değiştirebilecek bir güç olan aşka dair yeni anlayışların kapılarını açıyor.

"The Messenger", tüm kuralların sevgiyle belirlendiği, gündelik gerçeklikte yeni bir alan açan bir hayalin gerçekleşmesini anlatan inanılmaz bir hikaye.

Birden fazla yeniden basımdan geçen "The Messenger", bir süre sonra benzer konulardaki kitapları birleştirdi. Ve Reality Transurfing'de kendilerini sıkışık hissettiler. Sonuç, yazarlarının (Rene Egli, Mark Fischer, Klaus J. Joule forum üyeleri vb.) en değerli kaynak olan sevgiyi kullanarak en gerçekçi olmayan hayallerinizi nasıl gerçekleştirebileceğinizden bahsettiği yeni bir dizidir. Sadece kendinizi, hayata karşı tutumunuzu, dış koşulları değiştirmekle kalmayın, olumsuzluklardan kurtulun, aynı zamanda mali durumunuzu yönetmeyi de öğrenin.

"Sevgi Dolu Bir Hayat" teklifleri diğer gerçeğe bak diğerleri bu gerçekliği yöneten yasalar farklı Pek çok kişinin farkında bile olmadığı büyük fırsatlara sahip bir hayat.

Başka ne üzerinde durayım... Hayatınızı nasıl değiştireceğinize dair muhtemelen birden fazla kitap okumuşsunuzdur. Ancak “Sevgi Dolu Bir Hayat”ın benzer yayınlardan temel bir farkı var. Bu serideki kitaplar öncelikle zihinsel kalıplardan ziyade duygulara odaklanıyor. Yazarlar, sevginin yaşam yasalarını bastıran öncü bir rol oynadığını kanıtlıyor. Ve eğer sevginin koyduğu kurallara uyarsanız çok şeyi değiştirebilirsiniz. Onlar olağan düşünce tarzını derhal terk etmeyi önermeyin ve kendi deneyimleri ve örnekleri aracılığıyla, sevgi kanunlarına uyulduğu takdirde neler olabileceğini gösteriyorlar.

Başka ne?..

Tüm kitaplar ya sanatsal biçimde - kişisel deneyimlerle ilgili hikayeler ya da çok sayıda örnek kullanılarak yazılmıştır. Sunumları basit ve erişilebilir, büyüleyici ve biraz da sanatsal... Tek nefeste okuyun.

Benim için önemli görünen bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum; sonuncusu, çünkü Önsözün kısa olacağına söz vermiştim. İşte burada. Bu kitaplarda kimse sana öğretmeyecek ve eğitmeyecek. Serinin yazarları, “sevgi” denilen en değerli kaynağı hem kendi yararınıza, hem de insanların yararına kullanmaya çağırıyor...

Keyifli okumalar dileği ile,

Oksana Filiçeva , dizi editörü

Profesyonel bir okuyucunun notları. En büyük egoistlerin kitapları

Dikkat, dikkat! Okuyucu hareketinin tüm gönderileri!

Kasabada yeni bir seri katil var! Kalıp yargılarınızı yok eder, standartlarınızı yok eder ve bir kitabın nasıl olması gerektiğine dair fikirlerinizi yerle bir eder. Dikkat olmak! Suçlu silahlı ve çok ilginç!

Ama cidden, yok edilen stereotiplerin yerine, "suçlumuz" yeni fırsatların güzel çiçeklerini ekecek... Öyleyse tanışın - yeni kitap serisi!

Lütfen sevgiler...

– Kendimi tanıtayım: Hayat.

– Sadece Hayat mı?

– Sevgi dolu bir hayat! tamamen doğru olmak.

Çok güzel!

Çok memnunuz. Sonuçta yeni bir kitap serisiyle aranızda böyle bir diyalog yaşanabilir.

– İşte ben de böyle ortaya çıktım… Enerji akışları ve girdaplar beni topladı ve doğru zamanda, doğru yere, doğru kişilere getirdi.

- Vay, ne kadar ilginç!

Yaratılış tarihi

Her şey The Messenger'la başladı. Bu kitap, ismine tam uygun olarak, mistik ve zamanında, belirli bir misyonu olan bir elçi gibi yayınevimizde çıktı.

“Gerçekliğin Dönüştürülmesi” serisinde bu kitap oybirliğiyle kabul edildi ve onaylandı. Ancak benzerler benzerleri çektiği için, benzer düşüncelere sahip kitaplar çok geçmeden onun etrafında toplanmaya başladı. Ve bir süre sonra çok netiz testere bu kitaplar “içinde” “Transferfing” değil, “yanında”.

Yayıncı öneriyor ama kitap çöpe atıyor...

– Peki devam edecek mi?

- Evet. Her şey daha yeni başlıyor...

Sevgi dolu transurfing - farkları bulun

Yer değiştirme ölçeğindeki sıfır işareti koşulsuz sevgi olarak kabul edilebilir. Bildiğiniz gibi bağımlılık ilişkileri yaratmaz ve aşırı potansiyel yaratmaz.

V. Zeland “Gerçekliğin dönüştürülmesi”

“Hayat Dolu Aşk” dizisinin “Gerçeklik Aktarımı”ndan farkı nedir ve farklı mıdır?

Yine de fikirler aynı, aynı dünya görüşü, bir kişinin gerçekliği yarattığı yasalara ilişkin aynı anlayış. "Düşünce maddidir" A “Dünya bizim onun hakkında düşündüğümüz şeydir”. Aynı zamanda okuyucuya neyin iyi neyin kötü olduğunu, ne için çabalaması gerektiğini, neyden kaçınması gerektiğini, neden yaşaması gerektiğini kimse öğretmiyor. Bu sadece kendisi için arzu edilen gerçekliği yaratmanın bir yolunu anlatıyor ve bunun ne olacağını herkes "kendi seçiyor."

Ancak farklılıklar var. Temel olarak farklı, yeni Hem “Transurfing”i ve ilkelerini bilenlerin, hem de bu ismi ilk kez duyanların ilgisini çekecek bir yaklaşım, daha doğrusu bir algı açısı.

- Göz kapaklarımı kaldır!

- Kesinlikle! Başka bir şey?

-Neyin var?

– Fiyat listemiz şunları içerir: bilinci değiştirmek, kalbi açmak, sevgi yaymak, kendini anlamak...

– Birkaç kilo sarın lütfen.

Kendin için düşün, kendin için hisset...

Muhtemelen insanların Hissedenler ve Düşünenler olarak ikiye ayrıldığını fark etmişsinizdir. Düşünürler, düşündüklerini hisseden kişilerdir. Ve Hissedenler bunun tam tersidir: ne hissettiklerini düşünürler. Yani “Gerçeklik Dönüşüyor”u okuyanlar için kafada ve kalpte değişiklikler oluyor ama “Hayat Sevgi Dolu” serisini okuyanlar için tam tersine kalpte ve kafada fark şu: sadece sırayla.

kimliği belirsiz/ 28.05.2017 Çok fazla ezoterizm okudum ama bu kitabı bana benmerkezcinin kurgusu gibi görünüyor.

atalya/ 20.10.2016 Valeria / 01.09.2014
Ben de denedim, o da pek işe yaramadı. Ancak gerçek şu ki, sevgi var olan en güçlü enerji olmasına rağmen yine de kişinin bir şeyi başarmak, maddi refah elde etmek, doğru insanlarla tanışmak ve benzeri bencil amaçlar için kullanılmaması gerekir. Sevgi ancak KENDİNİ İNDİRME temelinde kullanılabilir. Sadece eylemler böyle olduğunda, aynı zamanda sözler ve düşünceler de böyle olduğunda. Ama kişisel olarak buna henüz hazır değilim. Ve Joel Klaus'un kitapları bana uymuyor.

Merhaba Valeria. Bana göre çok fazla abartıyorsunuz. Muhtemelen Tanrıya inanmıyorsunuz ya da inandığınızı sanıyorsunuz ama aslında inanmıyorsunuz. Ya da belki aşkta hayal kırıklığına uğradınız. Ancak burada her şey çok basit. Tanrı sevgidir. Ve bu dünyadaki her şey sevgiyle yaratılmıştır. Birisi nefret kullanarak çok başarılı oluyorsa, daha yakından bakın, bunun insanın içine mutluluk getiren türden bir yaratım olmadığını göreceksiniz. Her şey çok basit, sevgiyle yaşam... Tanrı için... yaşamın kendisi... doğa... insanlar... hayvanlar... ve buradan bağışlama... anlayış... ve alma gelecektir.. .. Kendini inkar etmek yok, daha ziyade kendini sevmek.
Ortodoksluk için bunu kabul etmek kolay değil çünkü Tanrı korkusu aşılanıyor. Aslında Allah herkesi sever ve kimseyi cezalandırmaz. Bütün mesele bu. Özgür seçimimizi yaparak kendimizi cezalandırırız.

Tatyana/ 09/2/2015 Koşulsuz sevgiyle çalıştığınızda bencil sonuçlar beklemenize gerek yok. Aşka güven. Mutluluk ve neşe her zaman parayla ölçülmez. Manevi sevincin tadını hissedecek ve sonuca olan ilginizi kaybedeceksiniz. Ruhunuz çok daha hafif ve hafif olacak.

Natalya/ 18.10.2014 Parayla ilgili kitabını ilk kez okuduktan sonra messenger'a geçtim ve bir sonrakini indirmeyi düşünmeden yazarın yazma şeklini beğendim, kolay ve sinir bozucu değil, tek üzücü şey ben yorumlardan bakınca kitaplarının herkese uygun olmadığını görüyorum ama bence bu en iyi yazarlardan biri ama her biri kendine göre, umarım beğeneceğiniz bir şey bulursunuz))) Kesinlikle buldum zaten) Teşekkür ederim !)

Valeria/ 01/09/2014 Ben de denedim ama her şey yolunda gitmedi. Ancak gerçek şu ki, sevgi var olan en güçlü enerji olmasına rağmen yine de kişinin bir şeyi başarmak, maddi refah elde etmek, doğru insanlarla tanışmak ve benzeri bencil amaçlar için kullanılmaması gerekir. Sevgi ancak KENDİNİ İNDİRME temelinde kullanılabilir. Sadece eylemler böyle olduğunda, aynı zamanda sözler ve düşünceler de böyle olduğunda. Ama kişisel olarak buna henüz hazır değilim. Ve Joel Klaus'un kitapları bana uymuyor.

Julia/ 01/08/2014 Bu yöntemi defalarca denedim... İlk başta hoş bir duygu, bir sevgi akışı vs. oluştu. Nedenini bilmiyorum ama çok geçmeden kötü bir şey oldu ve ben o değildim. bunu fark eden tek kişi. Bu yüzden bizim dünyamızda her şeyin bir şekilde farklı işlediğini düşünüyorum. belki de güçlü duygular olmadan tüm bunlar dengeyi korumak için yapılır.

Lena/ 15.06.2012 Ben de beğendim, mutluluğun en basit tarifi

marina/ 14.06.2012 "Elçi" kitabını okudum ve çok sevindim, holotropik nefes egzersizi yaptıktan sonra kalbimin açıldığını, anahata çakranın her zaman sıcak olduğunu fark ettim ve şimdi bu değerli deneyimi uygulamaya başladım. kitap. her şey büyülü! her tarafı seviyorum! Mutluyum. Sonuçta sevgi gönderdiğinizde AŞK bumerang gibi geri döner!

Petr Pavlovich/ 30/09/2009 Dikkat çekici bir kitap ve özellikle içindeki bilgiler!
Sadece bunu yapmalısın!
Ne için? Herkesin iyiliği için!!!
Çünkü... çanlar kimin için çalıyor diye sorma...