Ayna nöronlar ve empati konusu bu sitenin sayfalarında, özellikle hipnoz bağlamında zaten gündeme getirilmişti. Şimdi ayna nöronlar hakkında şu anda mevcut olan bilgileri özetleyelim.
1. Empatik empati, beynin doğuştan gelen bir yeteneğidir ve büyük ölçüde ayna nöronlar tarafından aracılık edilir.
Birçok yazar, diğer insanların eylemlerini gözlemlemenin benzer davranış tarzının ortaya çıkmasına katkı sağladığını bildirmiştir. 1890'da William James, ideomotor eylemleri tanımladı - bir eylemin düşüncesi, bu eylemi gerçekleştirme olasılığını istemsiz olarak artırdığında. Chartrand ve diğerleri. (1999) sözde çalışma. bukalemun etkisi Bu, bir kişinin iletişim ortaklarının duruşunu, tavırlarını, yüz ifadelerini ve davranışlarının diğer yönlerini bilinçsizce taklit etmeye başlaması ve davranışlarının çevredeki insanların davranışlarına mümkün olduğunca benzer hale gelmesinden oluşur. onun ortamı. Ayrıca doğası gereği daha empatik olan kişilerin bu etkiyi daha büyük ölçüde. Aşağıdaki deneylerin çoğunda yazarlar, daha empatik insanların daha aktif bir ayna nöron sistemine sahip olduğunu belirtmektedir.
2. Ayna nöron sistemi insanlarda yaşamın ilk yılında gelişir. Başlıca işlevleri modellemedir zihinsel durumlar ve duyusal bilgilere dayanarak başkalarının eylemlerini taklit etmek. Ayna nöron sisteminin dil yeteneğimize aracılık ettiği düşünülmektedir.
Falck-Ytter ve ark. (2006) 12 aylık çocukların işlevselliklerinin olduğunu göstermiştir. özel sistem 6 aylık çocuklarda görülmeyen eylemlerin tanınması. Bu sistem, bir çocuk örneğin bir yetişkinin bir nesneye uzanmasını gözlemlediğinde göz hareketlerinin izlenmesine ve tahmin edilmesine olanak sağlar. Yazarlara göre böyle bir sistemin çalışması, el ile yönlendirildiği nesne arasındaki etkileşimin anlaşılmasını gerektiriyor. 6 aylık bir çocuk eli kendisi takip ederken, 12 aylık bir çocuk ise elin hareket yönüne göre hangi nesneye doğru hareket ettiğini tahmin ederek gözlerini hedef nesneye çevirmektedir.
Diğer yazarlar taklit bağlamında SZN mekanizmalarını incelediler. Denekler gitar akorlarını deneyimli gitaristleri gözlemleyerek ve taklit ederek öğrendiler. Akıl hocalarının oyununu izlerken deneklerin beyinleri prefrontal kortekste harekete geçti ve denekler akıl hocalarının ardından oyunu taklit etmeye ve akorları tekrar etmeye çalıştıklarında bu aktivite daha da arttı. Buna ek olarak, bu dönemde geleneksel olarak motor planlamayla ilişkilendirilen 46 numaralı prefrontal alanın ilave aktivasyonu vardı. motorlu hafıza. Temel motor hareketlerini, kişinin taklit etmeye çalıştığı karmaşık bir eylemde birleştirme sürecini düzenlediğine inanılmaktadır.
3. Ayna nöron sistemi, gözlem yoluyla başka bir kişinin zihinsel durumunu ve onun duyumlarını empatik olarak simüle etmenize, gözlemlenen bilgiyi gözlemcinin beyninin motor alanlarıyla "haritalamanıza", aslında aynı duyumları yeniden üretmenize olanak tanır.
4. Ayna nöron sistemi, duyguları, hareketleri ve duyuları farklı şekillerde simüle etmenize olanak tanır: işitsel, ağrı, koku alma, tat alma ve duyguların yanı sıra.
Bir fMRI deneyi (Morrison ve diğerleri, 2004), bir iğne batması yaşamanın ve başka bir kişinin aynı iğne batmasını izlemesini izlemenin, dorsal anterior singulat kortekste (ACC alanı 24b) aynı ağrı alanlarını aktive ettiğini gösterdi.
Jabbi ve ark. (2007), en önemli evrimsel duygu olan tiksinti duygusuna yönelik empatik empatiyi incelemek için fMRI'yı kullandı. İğrenme, hoş olmayan kokular veya tatlar bağlamında incelenmiştir. Denekler, iğrenç, nötr veya hoş kokuların tetiklediği yüz ifadelerini gözlemlediler. Ön insula ve bitişik ön kapakçık (ön insula, bitişik ön kapakçık, bundan sonra IFO olarak anılacaktır) alanındaki aktivite değerlendirildi. Daha sonra yazarlar, deneklerin kendi bildirdikleri empati düzeyini, yüz ifadelerini gözlemlerken IFO alanlarındaki aktiviteyle ilişkilendirdiler. Hem hoş olmayan hem de hoş duygulara yönelik empatik empati derecesi ile tat ve koku uyaranlarının işlenmesinden sorumlu olan IFO alanındaki aktivite derecesi arasında açık bir ilişki bulundu. Yazarlar, empatinin yalnızca olumsuz değil aynı zamanda olumlu duyguları da etkilediğini ve IFO alanının, bedensel duyumları vücudun iç durumuyla eşleştirerek empatik duyguların oluşumunda yer aldığını ve bunun IFO'nun varsayılan içe dönük işleviyle tutarlı olduğunu belirtmektedir. .
Önceki deneyler SNS'nin gözlemi ve aktivitesi arasındaki bağlantıyı tanımladıysa, aşağıda işitsel sinyaller için benzer bir bağlantıyı analiz ettiler. Gazzola ve ark. (2006), yazarlar deneklerden önce başka bir kişinin bir eylemi gerçekleştirmesini izlemelerini, ardından deneklerden aynı eylemin sesini dinlemelerini istedi. Beynin fMRI'sı, her iki durumda da deneklerin, SCN'nin anatomik konumuna karşılık gelen sol temporal, parietal ve premotor korteks aktivasyonunu deneyimlediğini ortaya çıkardı; bu, işitsel bir ayna sisteminin varlığını doğruluyor. Ayrıca, premotor kortekste özel bir somatotopik aktivite modeli gözlendi: el hareketlerinin karşılık gelen seslerini gerçekleştirirken ve dinlerken korteksin dorsal kısmı daha aktifti, karşılık gelen sesleri gerçekleştirirken ve dinlerken ventral kısmı daha aktifti. ağız hareketlerinden. Bu sistem aynı zamanda gözetleme yoluyla da etkinleştirildi belirtilen eylemler. Daha empatik olan kişilerin beynin bu bölgesinde daha fazla aktivite vardı, bu da empatinin ayna nöron sisteminin işleyişiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
İki grup deneğe kısa piyano melodileri dinlemelerinin istendiği iyi bilinen bir deney vardır (Bangert ve diğerleri, 2006). Birinci grupta piyanistler, ikinci grupta ise piyano çalamayanlar yer alıyordu. Beyin taramaları, piyanistlerin piyano çalmayan insanlarla karşılaştırıldığında beyin sapında (Broca bölgesi, Wernicke bölgesi, premotor ve diğer alanlar) ve bunlara karşılık gelen işitsel ve motor alanlarda çok daha yüksek aktiviteye sahip olduğunu ortaya çıkardı. (28 Mayıs 2017 itibarıyla güncellenmiştir. Modern kavramlara göre Broca ve Wernicke alanlarının tanımlanmasının muhtemelen güncelliğini kaybetmiş olduğu unutulmamalıdır. Daha fazla ayrıntı: http://neuronovosti.ru/rozenkranzgildenstern_are_dead/). Araştırmacılar, piyanistlerdeki gelişmiş çalma becerilerinin, ayna nöron sisteminin daha fazla aktivasyonuyla ve ayrıca müzik beyninin karakteristik özelliği olduğu anlaşılan spesifik sinir ağlarının aktivasyonuyla ortaya çıktığı sonucuna vardı.
5. Ayna nöron sistemi niyetlerin tanınmasında rol oynar.
Blakemore ve Decety (2001) tarafından açıklanan deney oldukça açıklayıcıdır. Deneklere gösterilmek üzere iki koşullu durum seçilmiştir: “çay içmeden önce” ve “çay içtikten sonra”. Her durumda üç dizi çerçeve gösterilmiştir (bkz. Şekil 1).
Pirinç. 1. Çerçevelerin üst sırası birinci durum, alt sıra ise ikinci durumdur. Solda durumun genel bağlamı, ortada elin izole bir hareketi, sağda ise elin durum bağlamında niyetle yaptığı hareket yer alıyor. Blakemore ve Decety, 2001.
İlki gösterdi genel durumçay içmek için hazırlanmış bir mutfak masası (ilk durumda) veya çay içmenin sona erdiğine dair işaretler (ikinci durumda) - durumun bağlamı.
İkinci çekim dizisi, masanın üzerinde tek başına duran bir bardağa uzanan elin hareketini gösteriyor. Bu çerçeveler, daha sonra beyin taraması sırasında bu aktivitenin filtrelenmesi için, gözlemcide böyle bir durumda gerçekleşecek kavrama eyleminin içsel modelleme sürecini tetiklemek üzere tasarlanmıştır.
Üçüncü kare serisinde, aynı hareket (bir elin bardağa uzanması) hazır bir masa bağlamında meydana geldi (yani, ilk iki kare serisi "birleştirildi"). İlk durumda el, hazır bir masanın üzerinde duran dolu bir bardağa uzanıyordu. İkinci durumda - üzerinde yiyecek kalıntılarının görülebildiği diğer tabakların arasında duran boş bir bardağın arkasında. İlk durumda kişinin fincanı çay içmek niyetiyle aldığı, ikinci durumda ise kirli bulaşıkları masadan kaldırmak amacıyla aldığı anlaşılmaktadır.
Pirinç. 2. Faaliyet bölgeleri okla işaretlenmiştir. Blakemore ve Decety, 2001.
Bu kareleri görüntülerken deneklere beyin taraması yapıldı ve ardından bilgi işleme sırasında görsel ve motor işlemlerden sorumlu bileşenler analiz edildi ve filtrelendi. Sonuç olarak araştırmacılar, SCN'nin anatomik konumuna karşılık gelen alanda aktivite tespit etti (bkz. Şekil 2). Araştırmacılar, bu aktivitenin, deneklerin elini gözlemlediği kişinin niyetinin farkındalığına karşılık geldiğini öne sürdü: Kişinin bardağı neden aldığı - çay içmek mi yoksa masayı temizlemek mi?
6. Etkinlik iç süreç modelleme gözlemcinin yetkinliğine ve deneyimine bağlıdır.
Pirinç. 3. Renkli videolar klasik hareketler profesyonel dansçılar tarafından gerçekleştirilen bale ve capoeira. On iki çeşitli hareketler her stil için (a - bale, b - capoeira). Calvo-Merino ve diğerleri, 2005.
Calvo-Merino ve arkadaşları tarafından yapılan bir deneyde. (2005) iki grup dansçı katıldı: bazıları profesyonel bale dansçılarıydı, diğerleri ise capoeira dansı yapıyordu. Deneklere iki dans videosu (bale ve capoeira (Şekil 3)) gösterildi ve bu sırada fMRI beyin taraması yapıldı.
Sonuçlar, profesyonel dansçılarda, ayna nöron sistemine karşılık gelen beyin bölgelerinin aktivitesinin (premotor korteks, sağda superior parietal korteks, solda posterior superior parietal korteks), kendilerinin yaptıkları dans hareketlerini gözlemledikleri zaman anlamlı derecede daha belirgin olduğunu ortaya çıkardı. ustalaştı (Şekil 4-6).
Pirinç. 4. Calvo-Merino ve diğerleri, 2005.
Pirinç. 5. Deneyimin, düzeltme sonrasında hareket gözlemine verilen nöronal tepki üzerindeki etkisi. Calvo-Merino ve diğerleri, 2005.
Pirinç. 6. Calvo-Merino ve diğerleri, 2005.
Araştırmacılar, beynin gözlemlenen bir eyleme verdiği tepkinin, gözlemcinin motor becerilerine bağlı olduğu sonucuna vardı. Denekler aynı videoları görmelerine rağmen beyinleri kendilerinin gerçekleştirebildiği hareketlere en güçlü tepkiyi verdi. Ayrıca araştırmacılara göre SZN, hareketlerin yalnızca bireysel bileşenlerini değil aynı zamanda tüm kalıpları ve kombinasyonları da kodluyor; çünkü deneklerin gözlemlediği dans hareketleri birçok ortak kas unsuruna sahipti ve prensip olarak tüm denekler tarafından erişilebilirdi. Ancak bu videolar, gözlemcinin deneyimine bağlı olarak değişen bir sinirsel tepkiyi ortaya çıkardı. Ayrıca bu hareket gözlemlenirken kas hareketinin hazırlanmasından ve yürütülmesinden sorumlu motor alanların da aktive olduğu bir kez daha ortaya konuldu. Başka bir deyişle, ayna nöron sistemi sadece hareketlerin görsel kinematiğine tepki vermekle kalmıyor, aynı zamanda gözlemlenen hareketi gözlemcinin spesifik motor yeteneklerine dönüştürüyor. Bu bulgu simülasyon teorisini desteklemektedir (Gallese ve Goldman, 1998).
7. Empatik duygu zihinsel tutumlara bağlıdır.
Lamm ve ark. (2007) yazarlar, zihinsel tutumların başkalarının acısına yönelik empatik empati üzerindeki etkisini incelediler. Ön eğitimin bir parçası olarak denek grubuna, aşağıdakileri gösterecek videolar izleyecekleri bilgisi verildi: yeni yöntem Bazı nörolojik hastalıkları olan hastaların tedavisi. Yöntem, hastaların özel müzikleri çok yüksek sesle ve hoş olmayan sesler acıya neden olan şey. Yöntem yeni olduğu için bu hastaların bir kısmı bundan faydalandı, bir kısmı ise faydalanamadı. Deneklerden, hastalar sesleri dinlerken ağrı ifadesi gösteren hastaların yüzlerini gözlemlemeleri istendi. Deneyde iki çift faktör vardı: Birincisi, deneklere videoda gördükleri hastanın tedavisinin başarısı (veya başarısızlığı) anlatıldı; İkinci olarak deneklerden videoyu izlerken ya kendilerini hastanın yerinde hayal etmeleri ya da bir gözlemci konumundan hastanın bu ağrıyı nasıl hissettiğini hayal etmeleri istendi. Deney sırasında, deneklerin beyinlerinin fMRI taramalarının yanı sıra ağrı, duygular ve empatik empati düzeyine ilişkin anketler de dahil olmak üzere diğer ölçümler gerçekleştirildi. Yazarlar beyin aktivite alanlarını, deneklerin kişisel rahatsızlık düzeylerini ve empatik empati düzeylerini değerlendirdi.
Taramalar, hastaların yüz ifadelerini gözlemlerken deneklerde etkinleşen ve duyusal, bilişsel ve duygusal süreçleri yansıtan geniş bir sinir ağını ortaya çıkardı (Şekil 6).
Pirinç. 6. Gözlem sırasında hemodinamik yanıt acı verici hisler. Lamm ve diğerleri, 2007.
Deneklerin subjektif tutumlarının empatik empati düzeylerini ve kişisel rahatsızlıklarını önemli ölçüde etkilediği bulunmuştur. En büyük empati, fedakar yardım etme motivasyonu ve en az rahatsızlık, ilk olarak tedavinin başarısına ilişkin bilgiyle ve ikinci olarak deneklerden kendilerini hastanın yerinde hayal etmemeleri istendiğinde öznel "gözlemci konumu" ile ilişkilendirildi. ama hastaların kendilerinin ne hissettiğini hayal etmek. Buna göre, denekler kendilerini hastaların yerine koymaya çalıştıklarında (Şekil 7) ve ayrıca kendilerine bu tür ağrılı tedavinin belirli bir vakada etkisiz olduğu söylendiğinde (Şekil 8), ağrının yüz buruşmasını gözlemlerken, denekler en büyük kişisel rahatsızlığı ve en az empatik empatiyi gösterdi. Dahası, beyinde amigdala çekirdeği gibi korkudan, kaçış motivasyonundan ve kendini savunmadan sorumlu merkezlerin aktivasyonu vardı (Şekil 9).
Pirinç. 7. Kendinizi hastanın yerine koyarken aktif olan beyin bölgeleri. Lamm ve diğerleri, 2007.
Pirinç. 8. Tedavinin başarısızlığını hayal ederken beyinde aktif olan alanlar. Lamm ve diğerleri, 2007.
Pirinç. 9. Kendini hastanın yerinde hayal ederken amigdalanın aktivitesi. Lamm ve diğerleri, 2007.
Başka bir deyişle, kişinin kendi rahatsızlığının, empatisinin ve en önemlisi motivasyonunun düzeyinin, kişinin başka bir kişinin gözlemlenen duygularıyla nasıl ilişki kurduğuna bağlı olduğu ortaya konmuştur.
8. Empati ve SZN'nin çalışması hipnoterapi uyumunun temelidir.
Ayna nöron sistemi birleştirir sinir ağları taklit etmekten, zihinsel durumları (hareketler, duygular, duyumlar vb.) modellemekten, niyetleri ve konuşmayı tanımaktan sorumludur. Empati, aksine mantıksal analiz beynin yeniden yaratma yoludur duygusal durum muhatap, karşılık gelen duyusal verileri beynin karşılık gelen bölümleriyle eşleştirir. Modern hipnoz, dinamiklerle birleştirilmiş bir bilinç durumu olarak tanımlanabilir. duyusal algı belirli bir terapötik ilişki içinde meydana gelir. Erickson hipnozu, özünde, insanlar arasındaki etkileşimin özel bir yoludur ve terapötik ilişki, bu sürecin duygusal ve bilişsel unsurları için bir pakettir.
Milton Erickson, ayna nöron sisteminin nörofizyolojisi ile mecazi olarak tutarlı olan birçok tekniği geliştirdi ve başarıyla uyguladı. Başta uyum sağlama (uyumlaştırma) olmak üzere bu teknikler tüm Ericksoncu terapistler tarafından kullanılmaktadır (Antonelli ve diğerleri, 2010; Rossi ve Rossi, 2006).
edebiyat:
- Antonelli, C., Luchetti, M. Ayna nöronları ve empati: hipnoz için yeni bir paradigma önerisi. Çağdaş Hipnoz 2010; 27(1):19-26.
- Banert, M., Peschel, T., Schlaug, G., Rotte, M., Drescher, D., Hinrichs, H., Heinze, H. J., Altenmüller, E. Profesyonel piyanistlerde işitsel ve motor işleme için paylaşılan ağlar: Kanıt fMRI birleşiminden. NöroResim 2006; 30: 917–926.
- Blakemore, S. J., Decety, J. Eylem algısından niyetin anlaşılmasına. Doğa, Ağustos 2001; 2:561–567.
- Calvo-Merino, B., Glaser, D.E., Passingham, R.E., Haggard, P. Eylem Gözlemi ve Edinilmiş Motor Beceriler: Uzman Dansçılarla Bir fMRI Çalışması. Serebral Korteks 2005, 15, 8: 1243 – 1249.
- Falck-Ytter, T., Gredeback, G., von Hofsten, C. Bebekler diğer insanların eylem hedeflerini tahmin eder. Doğa Sinir Bilimi 2006; 9, 7: 878–879.
- Gallese, G., Goldman, A. Ayna nöronları ve zihin okumanın simülasyon teorisi. Trendler Bilişsel Bilimler 1998; 2:493–501.
- Gazzola, V., Aziz-Zadeh, L., Keysers, C. İnsanlarda empati ve somatotopik işitsel ayna sistemi. Güncel Biyoloji 2006; 16: 1824–1829.
- Jabbi, M., Swart, M., Keysers, K. Tat korteksindeki olumlu ve olumsuz duygular için empati. NöroResim 2007; 34: 1744–1753.
- Lamm, C., Batson, C.D., Decety, J. İnsan empatisinin sinirsel alt yapısı: perspektif almanın ve bilişsel değerlendirmenin etkileri. Bilişsel Sinirbilim Dergisi 2007; 19(1): 42–58.
- Morrison, I., Lloyd, D., di Pellegrino, G., Roberts, N. Ön singulat korteksteki ağrıya dolaylı tepkiler: Empati çoklu duyusal bir sorun mu? Bilişsel, Duyuşsal ve Davranışsal Sinirbilim 2004; 4 (2): 270–278.
- Rossi, E.L., Rossi, K.L. Terapötik hipnozda bilincin ve ayna nöronların gözlemlenmesinin sinirbilimi. Amerikan Klinik Hipnoz Dergisi 2006; 48: 263–278.
Vladimir Snigur
Psikoterapist, hipnoterapist, simultane tercüman, Uluslararası Hipnoz Derneği (ISH) üyesi, Klinik Hipnoz Uzmanları Derneği (ASoCG) üyesi. Profesör M.R. Ginzburg, Jeffrey Zeig (PhD) ve diğer Avrupalı ve Amerikalı uzmanlardan hipnoz eğitimi aldı. Alanında uzman sözsüz iletişim, uzmanlarla çalıştı Paul Ekman Uluslararası. Katılımcı uluslararası konferanslar ve psikoterapi üzerine seminerler. Aikido Aikikai'de siyah kuşak sahibi.
Telefon:+7 926 042 42 23
Posta:[e-posta korumalı]
Web sitesi: VladimirSnigur.ru
Hipnoz eğitimi:
Muhtemelen birlikte yaşayan insanların birbirlerinin alışkanlıklarını kısmen benimsemekle kalmayıp aynı zamanda birbirlerine dönüştüklerini de fark etmişsinizdir. benzer arkadaş bir arkadaşımda. Dolayısıyla bu benzerliğin nedeninin ayna nöronlarda olduğu varsayılmaktadır. Ayrıca kişinin empati kurma yeteneğinden bu tür nöronların sorumlu olduğuna dair bir teori de var. site size ayna nöronların ne olduğunu ve bunların insan ve hayvanların empati yeteneğiyle nasıl ilişkili olduğunu anlatacak.
Ayna nöronlar empati ve anlayışın anahtarı mıdır?
1990'larda İtalyan bilim adamları, maymunların serebral korteksini gözlemlerken ilginç bir model keşfettiler: Aynı motor nöron, bir maymunda yalnızca yiyecek aldığında değil, aynı zamanda başka bir maymunun benzer hareketlerini gözlemleme sürecinde de etkinleştirildi. Bu fenomen bilim adamlarının ilgisini çekti, çünkü kendini bir başkasının yerine koyma yeteneği de insanların doğasında var. Ayna nöronlar, başka bir kişinin (hayvanın) belirli hareketlerini gözlemlerken "ayna" olarak etkinleştirilen belirli bir hücre kümesidir.
Ayna nöronların reaksiyonunun sadece beyinde gözlemlenmesi de ilginçtir. belirli türler geçmiş deneyimlere dayanarak tahmin edebileceğimiz eylemler. Örneğin normal el hareketlerine tepki vermezler. Ama acı çeken ve lezzetli bir şeyler yemek ya da içecek içmek üzere olan birini görürsek soğuk su Sıcak bir günde, kişinin bundan sonra ne yapacağını sinaptik düzeyde anlarız. Üstelik çoğu zaman aynısını yapmak isteriz.
Başka bir kişinin "dalgasını" yalnızca görme yardımıyla değil, aynı zamanda da ayarlayabilirsiniz: sesler, kokular, dokunsal hisler da bu olguya katkıda bulunuyor.
Ayna nöronlar – ilginç bir teorinin sağlıklı bir eleştirisi
Ayna nöronlar sayesinde empati kurabildiğimiz teorisi oldukça çekici ve mantıklı. Örneğin, bir kişinin ne kadar kötü olduğunu görürüz, ayna nöronlar aktive olur, onun dalgasına otomatik olarak “uyarlanırız” ve kişinin duygularını kısmen benimseriz. Ayna nöronlar, vücudun tüm bölgelerine mesajlar gönderen beynin diğer bölümlerine bağlı olduğundan, fizyolojik göstergeleri bile başka bir kişiyle "senkronize edebiliyoruz": nefes alma, kan basıncı, kalp atış hızı. Ayrıca duygusal bulaşma ayna nöronlarla da ilişkilidir. belirli bir durumda başka bir kişide algılanan aynı veya benzer duyguların ortaya çıkması.
Bu nedenle, bazı uzmanların öne sürdüğü gibi, otistikler ve psikopatlar başkalarıyla empati kuramıyor, ayna nöron işlevleri bozuluyor. Aynı şey şizofreni hastaları için de söyleniyor.
Ayna nöronların diğer insanların eylemlerini ve duygularını anlamadaki kilit rolüne ilişkin teoriyi eleştirenler, teorinin sonuçlarının çok küresel olduğuna ve henüz doğrulanmadığına inanıyorlar.
Gerçek şu ki, insan beynindeki ayna nöronların aktivitesini takip etmek ve açıklamak o kadar da kolay değil. Bu nedenle University College London'dan James Kilner ve Roger Lemon, bilim adamlarının maymunlardaki ayna hücre aktivitesinin kayıtlarını analiz eden 25 makalesini ayrıntılı olarak inceledi. Bu kayıtlar, özellikleri ayna hücrelerinkine benzeyen motor hücrelerinin varlığını göstermektedir:
- beynin hareketi kontrol eden ön lobları;
- parietal lobda.
Ancak bu hücrelerin bir kısmı yalnızca bir canlıyı gözlemlerken ayna reaksiyonları verme yeteneğine sahiptir; diğerleri videoya kaydedilen hareketlere böyle bir tepki verebilir. Ayrıca bazı ayna nöronlarının tepki verdiği de gözlemlendi. küçük miktar Diğer nöron grupları ise daha geniş bir yelpazedeki hareketlere ve hatta bu hareketlere eşlik eden seslere tepki verir. Bazı hücreler belirli hareketleri gözlemlerken aktiviteyi baskılayabilir.
Ayrıca görüş açısı ve ödül fırsatının maymunlarda ayna nöron aktivitesini etkileyen faktörler olduğu da belirtiliyor. Bu tür özellikler büyük olasılıkla ayna nöronların yalnızca bir bileşen olduğunu göstermektedir. karmaşık sistem beyin aktivitesi uzmanların henüz anlayamadığı bir şey.
D. Kilner ve R. Lemon, maymunlarla yapılan deneylerin ayna nöronların iş ve işlevlerini tam olarak anlamak için yeterli olmadığına ve benzer deneylerin insanlar üzerinde yapılamayacağına inanıyor. İnsanlarda yapılan bu tür tek çalışma, insan beyninin temporal lobunda ve frontal korteksinde ayna nöronların varlığını öne sürüyor. İnsanlarda varlığı ve işlevsel önemi henüz kanıtlanmamış birçok ayna nöron türü vardır.
Limon yiyen birini gördüğünüzde beyniniz otomatik olarak sanki gerçekten limon yiyormuşsunuz gibi beynin aynı kısımlarını kullanacaktır. Sonuç olarak, bu kadar ekşi bir meyvenin tadına bakabilir ve yüzünüzü kırıştırabilirsiniz. Bütün bunlar, beyindeki diğer insanlara karşı anlayış ve empatiyi teşvik eden ayna nöronların varlığından kaynaklanmaktadır. Ancak işlevleri bununla sınırlı değildir.
Ayna nöron teorisi
1990'lı yılların başında bilim dünyası nörobiyolojide yeni bir keşiften bahsetmeye başladı. İtalyan sinir bilimci G. Rizzolatti, ayna nöronları olarak adlandırılan nöronları keşfetti. Çalışma sırasında araştırma grubu Onun liderliğinde, bireysel yanıtların kaydedilmesi için bir yöntem kullanıldı. sinir hücreleri. Sonuçlar şaşırtıcıydı.
Bir kişi herhangi bir eylemi gerçekleştirirken ve bir başkasının bu eylemleri nasıl gerçekleştirdiğini gözlemlerken beyindeki aynı nöronların aynı şekilde aktifleştiği tespit edilmiştir. Bu ayna nöronların eşsiz özelliğidir.
Böylece daha sonraki çalışmaların temelleri atıldı. Bugün sinirbilimdeki en popüler araştırma nesnelerinden biri haline geldiler. 2000'li yıllarda dilbilimciler de ayna nöronlarla ilgilenmeye başladı. Bilim adamları, dil ediniminin nasıl gerçekleştiğine dair uzun süredir devam eden soruya olası bir açıklama getirdiklerini gördüler.
Fonksiyonlar
V.V. Kosonogov'un eserinde " Ayna nöronları: kısa bir bilimsel inceleme", bu alandaki araştırmaların sonuçlarını vurgulamaktadır. Yazar özellikle, incelenen nöron grubunun işlevlerine ilişkin görüş dinamikleri konusuna değinmektedir. Ayna nöronların işlevlerinin ilk tanımları, bariz - taklit sırasındaki aktivite Daha sonra bağlantılı olan yeni hipotezler ortaya çıkmaya başladı. bu keşif bütün bir sıra ile acil sorunlar modern biyolojik ve beşeri bilimler disiplinleri.
Anlaşıldığı üzere, taklitin nörofizyolojik seviyesi, serebral korteksin çeşitli bölgelerinde bulunan ve büyük olasılıkla doğumdan itibaren gelişen bir grup hücre tarafından belirlenmektedir. Taklit yoluyla bu çalışmalar aşağıdaki gibi olguları ve sorunları içeriyordu:
- diğer insanların hislerini ve duygularını anlama ve onlarla empati kurma yeteneğini ifade eden empati;
- insan dili ve konuşması;
- başka birinin bilincini anlamak;
- role alışmayı içeren oyunculuk becerileri;
- diğer bireylerin zihinsel içeriğini anlama yeteneğini tanımlayan bir yapı;
- otizm;
- Taklit yoluyla gerçekleştirilen sosyokültürün gelişimi.
Taklit
Taklit, bir birey tarafından başka bir bireyin davranışının, eylemlerinin, hareketlerinin çoğaltılması olarak anlaşılmaktadır. Taklit yoluyla öğrenme veya sözde "taklit öğrenme" şunları içerir: bireysel oluşum yeni modeller ve davranış biçimleri, ancak yalnızca bir tanesi nedeniyle doğrudan algılama başkalarının eylemleri.
İÇİNDE bu bağlamda Ayna nöronların çocukların davranışları üzerindeki etkisi çok büyüktür. Sonuçta taklit, sosyal, iletişim ve motor becerilerin kazanılmasında önemli bir rol oynar. Birçok modern bilim adamı, örneğin V. Ramachandran ve L. Oberman, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişme sürecinin önemli bir bileşeni olarak taklide büyük önem vermektedir.
Davranış Anahtarları
V.V.'ye göre ayna nöronlar. Kosonogov'a göre, serebral korteksin ilişkisel bölgelerinde bulunan ve motor ve duyu bölümlerini birbirine bağlayan bir tür davranışsal anahtarlar olarak düşünülebilir.
Bir kişi, başka bir kişinin yaptığı bir eylemi algıladığında, duyusal bölgelerde bulunan belirli bir grup nöron uyarılır. Üstelik bu özel eylemin özelliği olan belirli bir kalıba göre uyarılır. Daha sonra ayna nöron katmanları arasında bir reaksiyon meydana gelir ve bunun sonucunda korteksteki belirli bir grup motor nöron etkinleştirilir ve taklit meydana gelir.
Empati
Çeviren: Yunan dili"empati", "sempati" anlamına gelir. Bu terim, bir bireyin diğerinin deneyimlerine duygusal duyarlılığını ifade eder. Empati kurma sürecinde kişi, gözlemlenenlerle aynı duyguları hisseder. Empati, yalnızca diğer insanların gözlemlenen veya hayal edilen duygularıyla ilgili olarak değil, aynı zamanda çeşitli sanat eserlerindeki, tiyatro yapımlarındaki ve filmlerdeki karakterlerin deneyimleriyle de ilişkili olarak ortaya çıkabilir.
Empati önemli bir rol oynuyor sosyal hayatÇünkü bir bireyin duygularının, hedeflerinin ve ihtiyaçlarının diğer bir birey tarafından anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlar. Bir bakıma empati, başkasının zihnini anlama sürecinin bir parçasıdır. Bu, birçok yönden taklitle benzer olduğu anlamına gelir.
Ancak empatinin nörobiyolojisi genel anlamda taklit nörobiyolojisinden oldukça farklıdır. Bu fark, ilk durumda beynin geleneksel olarak duygularla ilişkilendirilen bölümlerinin büyük rol oynamasından kaynaklanmaktadır. Çok genel olarak empatinin nöroanatomik temelinin ayna nöronlar ve limbik sistemden oluşan bir sistem olduğunu söyleyebiliriz. özel ilgi Bilim insanları amigdala ve insulaya odaklanıyor.
Konuşma
Pek çok bilim adamı, insanın evrimi sürecinde konuşmanın taklit temelinde ortaya çıktığına inanıyor farklı sesler ve jestler. Onlara göre insan konuşması, insan beyninin Broca bölgesinde bulunan bir ayna nöron sistemi tarafından aracılık ediliyor. Geleneksel olarak konuşmayla ilişkilendirilir.
Ayna nöronlar, insanların birbirlerini taklit etmelerine ve belki de başkalarının dudaklarının ve dillerinin ince hareketlerini anlamalarına olanak tanır. Bu, dil yeteneklerinin evrimsel gelişimine ivme kazandırır. Davranışsal düzeyde konuşma şu şekilde görülebilir: en karmaşık yetenek eklemleyici organlar için motor programların hızla oluşturulmasına.
Böylece kişi beyindeki ayna nöronların yardımıyla taklit süreci yoluyla konuşmayı ve konuşmayı anlamayı öğrenir. Bu nöronların bozulması çeşitli türlere yol açabilir. zihinsel bozukluklar otizm de dahil olmak üzere konuşma problemleriyle ilişkilidir.
Başkalarının düşüncelerini anlamak
Bilim adamları, "başka birinin bilincini anlamak" terimiyle, bir kişinin, eylemlerinin ve eylemlerinin nedeni olan tüm zihinsel durumları hakkında sonuç çıkarma yeteneğini kastediyor. Bu tür durumlar şunları içerir: başka bir bireyin eylemlerinin nedeni olan niyetler, arzular, umutlar, duygular.
Dolayısıyla bir başkasının bilincini anlamak, kişinin diğer insanların bilincini yansıtma yeteneğidir. Başkalarının eylemleriyle ilişkili niyetleri anlama yeteneği, sosyal davranışın temel bir bileşenidir.
Günümüzde psikolojide, ayna nöronların neden olduğu bir başkasının bilincinin anlaşılması üzerine, öğrenme mekanizmaları, insan düşüncesinin gelişimi ve toplumla etkileşime girme yeteneklerinin yanı sıra iyi oyunculuk yetenekleri üzerine açıklamalar inşa edilmektedir.
Otizm veya bozuk zihinsel gelişim
Şu anda, otizm sorununu inceleyen birçok bilim insanı, bu hastalığın belirtilerinde beynin ayna nöron sisteminin katılımına büyük bir rol verme eğilimindedir.
Kural olarak, davranışsal düzeyde otizm, sosyal temaslar sırasında ortaya çıkan zorluklar, sözlü ve sözsüz iletişim yöntemlerini anlayamama ve kullanamama, iletişimde gecikmeler ile karakterize edilir. okullaşma, kelimelerin ve cümlelerin mecazi anlamlarının yanlış anlaşılması.
Bu semptomlar aynı zamanda beynin diğer bireylerin eylemlerini temsil etme, taklit, empati ve başkalarının bilincini anlama konusundaki fonksiyon bozukluklarını da tamamlar. Bu yetenekler tek bir zincirin ardışık halkalarıdır ve destek görevi görür. sosyal etkileşim insanlar arasında.
Beynin yeni keşfedilen ayna sistemindeki işlev bozukluklarının otizmin nedeni olduğunu düşünen V. Ramachandran ve L. Oberman, bu bozukluğun tanı ve tedavisinde yeni yaklaşımların keşfedilme olasılığından bahsediyor.
"Kırık aynalar" nasıl düzeltilir
Ayna nöronların kendisi hasar görürse ne olur? V.V.'nin yazdığı gibi Kosonogov, bu nöronlara toplu olarak zarar vermek o kadar kolay değil çünkü bunlar serebral korteks boyunca dağılmış durumda.
Örneğin, bir kişi felç geçirdiyse bu nöronların yalnızca bir kısmı hasar görür. Bir başka örnek ise, bir kişinin beyninin sol tarafında hasar olduğunda bazen diğer insanların hareketlerini anlayamamasıdır.
Beynin ayna nöronlarındaki en ciddi hasar genetik bozukluklarla ilişkilidir. Ve çoğu zaman bu, otizm tanısı konulduğunda meydana gelir.
Otistik beyinde başkalarının duygularını ve eylemlerini yansıtma mekanizması "bozulmuş" olduğundan, başkalarının ne yaptığını anlama yeteneğini kaybederler. Sevinç ya da üzüntü gördüklerinde benzer duyguları yaşayamadıkları için empati gösteremezler. Bütün bunlar onlara yabancıdır, tanıdık değildir ve hatta onları korkutabilir. Bu nedenle otistik kişiler iletişimden saklanmaya ve kaçınmaya çalışırlar.
Bilim adamlarına göre, eğer bu çok dikkatli bir şekilde yapılırsa, otizmli çocukların tamamen iyileşmesi ihtimali var. erken yaş. İlk aşamalarda bu tür çocuklarla etkileşimde bulunurken büyük bir duygusallık ve hassasiyet gösterilmesini tavsiye ediyorlar.
Bu nedenle anne ve uzmanın çocukla maksimum sosyal ve dokunsal teması sağlaması gerekir. Motor ve duygusal becerilerin geliştirilmesi için bu gereklidir. Çocuklu oyunlar çok önemlidir, ancak rekabetçi oyunlar değil, başarının yalnızca ortak çabalarla geldiği oyunlardır. Böylece zamanla çocuk, birisiyle birlikte olmanın hiç de korkutucu olmadığını, hatta tam tersine önemli ve faydalı olduğunu anlayacaktır.
Nörobik
Amerikalı sinir bilimci L. Katz ve yazar M. Rubin, beyni eğitmek için bir yöntem buldular - nörobik ve bunu "Fitness for the Mind" adlı kitapları aracılığıyla dünyaya sundular. Yazarlar hafızayı ve gelişimi geliştirmek için 83 eğlenceli egzersiz sunuyor entelektüel yetenekler. Beğendiklerinizi seçtikten sonra hemen eğitime başlayabilirsiniz.
Nörobik, yeni sinir yollarını aktive etme görevine dayanmaktadır. Bir kişi aynı rutin işi yapmak zorunda kaldığında yeni bir şeye konsantre olması zorlaşır. Konsantrasyonu düşer ve hafızası zayıflamaya başlar.
Ancak günlük işleri her zamanki otomatik pilotta değil, beklenmedik, biraz kaotik bir şekilde yaparsanız, o zaman beyin, sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar kurmaya ve kaybolursa onları geri yüklemeye uyum sağlayacaktır.
Eğlenceli egzersizler
Konsantrasyonu arttırmayı, hafızayı ve zekayı geliştirmeyi amaçlayan ayna nöronların gelişimine yönelik egzersizlere örnek olarak, yine de bilimsel bir temeli olan aşağıdaki basit teknikleri verebiliriz:
- Çok yönlü olmaya çalışın. Bu, sağ elini kullananlar için sol elin, sol elini kullananlar için ise sağ elin katılımının arttırılması anlamına gelir.
- Yeni beceriler ve yetenekler öğrenin ve geliştirin.
- Deneyin farklı görseller, görüntüyü değiştirin.
- Evi yeniden düzenleyin, içini değiştirin.
- Şakaları ve anekdotları öğrenin, ortaya çıkın ilginç hikayeler ve bunları konuşma sırasında kullanın.
Rutin ve alışkanlıklar beyni uyutur. Yenilik ise tam tersine beynin duyusal girdileri üzerinde uyarıcı bir etki yaparak yaşamın daha canlı algılanmasına katkıda bulunarak yaşamın daha renkli ve akılda kalıcı olmasını sağlar.
Egzersiz yapmak
Geleneksel fiziksel aktivitenin beyin aktivitesi üzerinde de önemli bir etkisi vardır. A. Kramer liderliğindeki ABD Illinois Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, düzenli orta düzeyde fiziksel aktivitenin, frontal ve parietal bölgelerdeki insan serebral korteksinin hacmini artırmaya yardımcı olduğunu buldu. Beynin bu alanları çalışma belleğinden, dikkatten ve dikkat değiştirmeden sorumludur.
Bilim adamlarına göre bu, haftada 150 dakika orta veya 75 dakika şiddetli fiziksel aktivite gerektiriyor ve buna günlük olarak ek olarak doğa yürüyüşü en az 500 metre.
Düşünceler hastaları nasıl ayağa kaldırır?
G. Rizzolatti'nin belirttiği gibi, modern bilimsel araştırma ayna nöronlar yönlendirilir pratik uygulama alınan veriler. Yeni bilgilerin tanıtılması, tıp da dahil olmak üzere yaşamın çeşitli alanlarında halihazırda başarıyla yürütülmektedir.
Motor ayna nöronları, kişinin gördüğü eylemin aynısını düşüncelerinde yeniden üretmesine neden olur. Bu, doğrudan başka bir kişi tarafından yapılıp yapılmadığına veya bir TV veya bilgisayar ekranında gösterilmesine bakılmaksızın gerçekleşir.
Boks maçlarını izlerken insanların kaslarının gerildiği, hatta bazen yumruklarının bile sıkıldığı defalarca fark edilmiştir. Bu tipik bir nöro-etkidir. Felç, Alzheimer hastalığı ve kişinin hafızasının hareketleri unuttuğu diğer hastalıklardan sonra hastaları iyileştirmeye yönelik yeni teknolojinin temeli tam olarak budur.
Öz yeni teknolojişu şekildedir: Eğer hastanın nöronları tamamen "bozulmamışsa", sadece çalışmaları bozulursa o zaman görsel bir uyaran yardımıyla sinir hücrelerini aktive etmek ve hareketleri yansıtmaya zorlamak mümkündür. Bu, ayna nöronlarının doğru işleyişini yeniden sağlayacaktır.
Bunu yapmak için kişinin göstermesi gerekir. gerekli eylemler belirli koşullar altında. Bu teknolojiye “eylem ve gözlem terapisi” adı veriliyor. Deneylerin gösterdiği gibi terapi, felçli hastaların rehabilitasyonunda önemli bir iyileşme sağlar.
Bununla birlikte, bilim adamına göre en şaşırtıcı sonuç, bu terapinin farklı bir yönde, araba kazalarında ciddi şekilde yaralanan insanları iyileştirmek için kullanıldığında ortaya çıktı. Örneğin bir kişinin bacağı alçıya alındığında yeniden yürümeyi öğrenmesi gerekir. Genellikle bu gibi durumlarda ağrılı yürüyüş oldukça devam eder uzun zaman, hasta uzun süre topallıyor.
Geleneksel öğrenme ve eğitim çok zaman alır. Aynı zamanda uygun hareketlerle özel olarak oluşturulmuş bir film gösterildiğinde kurbanın beyninde gerekli motor nöronlar aktive olur ve kişi neredeyse birkaç gün içinde normal şekilde yürümeye başlar. Bilim adamları için bile bu bir mucize gibi görünüyordu.
Kendinizi nasıl neşelendirirsiniz?
Ayna nöronlar sayesinde insanlar, diğer insanların veya film karakterlerinin duygularını bilinçaltında algılama ve hissetme yeteneğine sahiptir. Böylece televizyonda dizi, korku filmi, olumsuz haber ya da trajik haber izlerken kişinin otomatik olarak aynı duygulara kapıldığı ortaya çıkıyor. Sonuç olarak kendini üzgün, korkmuş ve üzgün hissedebilir. Dikkat, hafıza, uyku ve tiroid fonksiyonunda rahatsızlıklara neden olan stres hormonu kortizol üretimini aktive edebilir.
Neyse ki ayna nöronların prensibi de benzer şekilde yapıcı ve yaratıcı bir şekilde çalışıyor. Bir kişi olumlu, neşeli insanlarla iletişim kurarsa, bu tür karakterlerin yer aldığı filmleri izlerse beyninde de aynı olumlu duygular ortaya çıkar.
Ayna nöronlar ve fonksiyonlarının yakın zamanda keşfedilmiş olmasına rağmen, araştırma sonuçları şimdiden pratik uygulama alanı buluyor. Ayrıca, bunlar şu alanlarda geçerlidir: günlük yaşam kişi. Çalışma prensibini anlamak, herkesin hafızasını ve zekasını geliştirmesine, dikkatini yönetmesine, ruh halini ve sağlığını iyileştirmesine ve aynı zamanda neşesinin titreşimlerini başkalarına yaymasına olanak tanır.
Ayna nöronlar, 1996 yılında Giacomo Rizzolatti, Leonardo Fogassi ve Vittoria Gallesego tarafından, bir hedefe ulaşmayı amaçlayan belirli eylemleri gerçekleştiren maymunların beyin aktivitesinin kaydedilmesiyle keşfedildi.
Ayna nöronlar belirli empatik, sosyal ve duygusal işlevlerle ilişkili bir grup sinir hücresidir. taklitçi davranış. Yanlış işlem Beynin ayna nöronlarının oluştuğu merkezleri otizm spektrum bozukluklarının nedenlerinden biri olabilir.
Ayna nöronlar nelerdir
Ayna nöronları Belirli bir aktivite sırasında ve ayrıca bu aktiviteyi gerçekleştiren başka bir kişinin gözlemlenmesi sırasında aktif hale gelen bir grup sinir hücresi veya nörondur.
Gözlemlenebilir eylemler teşvik eder refleks sinir sistemi beyin, sanki bu aktiviteyi kişinin kendisi gerçekleştirmiş gibi. Gözlemcinin, kendi çalışması sırasında aktif hale gelen aynı nöron grubunu aktive ettiği ileri sürülebilir.
Örneğin ayna nöronlar dürtüden doğrudan sorumludur. boğaza başka birinin esnediğini gördüğünde Ayrıca yenidoğanlara yetişkin bakıcıların yaptığı hareketleri taklit etme fırsatı sağlarlar.
Ayna nöron meraklıları şunu iddia ediyor: aldıkları eğitim öğrencilerin eğitimsel başarılarını artırabilir.
Ayna nöronların aktivasyonu herkesin gözlemiyle belirlenmez rastgele hareket ama onun yararı. Aktör ile nesnesi arasındaki etkileşimi ele aldığınızda başlar.
Ayna nöronlar fetal gelişim sırasında çalışmaya başlar ve bunların aktiviteleri fetus ile anne arasındaki bağlantının temelini oluşturur. Bu tip hücre motor kortekste lokalizedir. Beynin ön lobu, dil gelişimiyle ilişkili bir bölgenin yakınında.
Ayna nöronlar ve empati
Ayna nöronlar sadece taklitçi davranışlarla değil aynı zamanda empatik ve duygusal davranışlarla da ilişkilidir. sosyal davranış. Muhatabınızı daha iyi anlamanıza, onun yaşadığı duyguları hissetmenize ve hatta bazılarına göre niyetleri tahmin etmenize olanak tanır.
Ayna nöronlar empatinin temeli olarak kabul edilir. Bir görüntü oluşturuyorlar üzüntü Birisinin ağladığını gördüğümüzde yüzünüzde veya gülümsemek mutluluk başka bir kişiden geldiğinde. Başkalarının sorunları karşısında yardım eli uzatırlar. Sözde yaratmanıza izin veriyorlar s-kimlik veya başkalarıyla kimlik.
Ayna nöronlar sayesinde empati oluşur ve bu da empatinin kurulmasını ve sürdürülmesini önemli ölçüde etkiler. kişilerarası ilişkiler, özgüveni uyandırır, dünyaya açıklığı ve insanları yönetme yeteneğini artırır, bir gruptaki çalışmanın kalitesini ve yeteneğini geliştirir. yapıcı izin krizler.
Bazı bilim insanları bunlara "medeniyeti şekillendiren nöronlar" adını veriyor.
Ayna nöronlar ve otizm
Ayna nöronlar ve otizm çok ilgi çekici bir ilişkidir. Bu sinir hücrelerindeki arızaları araştıran bazı araştırmacılar bunu otizmin ve hatta şizofreninin nedeni olarak görüyor.
Ayna nöron sistemindeki bir arıza nedeniyle otizm spektrum bozukluğu olan bir kişinin aşağıdaki davranışları sergilediğini ileri sürüyorlar: sözlü iletişim eksikliği.
Bu aynı zamanda otistik kişilerin diğer insanların niyetlerini yargılamadaki yetersizliklerini de açıklayabilir. Ayna nöronlar sorumludur sosyal beceriler Otizmli bireylerin sahip olmadığı veya sınırlı ölçüde sahip olduğu beceriler. Bu görüşe “kırık aynalar hipotezi” adı veriliyor.
Ayna nöron efsanesi nedir?
Ayna nöronların mucizevi özellikleri ortaya çıktı büyük efsane. Birçok ilginç bilgiler Bu konuyla ilgili bilgiler sinirbilim alanında uzman olan Gregory Hickok'un "Ayna Nöron Efsanesi" adlı kitabında bulunabilir.
Ayna nöronların psikolojideki en fazla abartılan fikirlerden biri olduğunu savunuyor. Ayrıca bu alanda yapılan araştırmaların hem eksikliklerine hem de yanlış yorumlanmasına dikkat çekilmektedir. Araştırmacı ayna nöronların varlığından şüphe duymuyor ancak onların işlevsel önemini abartmamaya çağırıyor.
Hickok eleştiriyor klasik teori onları birbirine bağlayan ayna nöronlar eylemin amacı. Eylemlerinin amacının ne olduğunu yalnızca eylemi gerçekleştiren kişinin bildiğine inanır. Ayrıca aynı eylem, duruma (gerçekleştirildiği bağlama) veya kişiye bağlı olarak tamamen farklı bir anlama gelebilir. Örneğin kahve içmek amacıyla bir fincan ele geçirilebilir, bir başkasına verilebilir ya da yüze sıçratılabilir.
Araştırmacı daha sonra katılım perspektifinden kaygılara dikkat çeker. konuşmayı anlamada ayna nöronlar hareketleri taklit etme yeteneğine dayanmaktadır. Konuşmayla ilgili hareketleri yapabilme becerisinin iletişim için gerekli olmadığına inanır. Bunu destekleyen temel örnek, serebral palsili kişilerin alternatif iletişim yöntemlerini kullanarak iletişim kurmasıdır.
Parkta yürüyorsunuz ve yoldan geçen rastgele birinin yüzüne uçan bir frizbi görüyorsunuz. Otomatik olarak ona sempati duyuyorsun. Bir yarışı izlerseniz ve belirli bir koşucu için tezahürat yaparsanız, özellikle o bitiş çizgisine yaklaştığında kalbiniz daha hızlı atmaya başlar. Bir kadının alışılmadık yiyecekleri denemesini ve burnunu kırışmasını izlediğinizde, kendinizi rahatsızlık midede.
Yıllar geçtikçe, bu vücut reaksiyonları psikologlar, sinirbilimciler ve filozoflar arasında soruları gündeme getirdi. Bir insan diğer insanların düşüncelerine, duygularına ve niyetlerine içgüdüsel olarak bu kadar hızlı tepki vermeyi nasıl başarıyor?
Açık şu andaÇoğu bilim insanı, nörobilimsel açıdan bakıldığında bu olgunun ayna nöronların çalışmasıyla açıklanabileceğinden emindir. Ayna nöronlar, hem kendimiz bir eylem gerçekleştirdiğimizde hem de eylemi gerçekleştiren başka bir kişiyi gözlemlediğimizde eşit tepki veren bir beyin hücresi türüdür. Bu nöronlar ilk olarak 1990'ların başında İtalyan bilim adamları tarafından maymunların beyinlerinde keşfedildi. Maymunlarda aynı nöronal ateşleme, kendileri bir nesneyi aldıklarında ve diğer primatların aynı nesneyi aldığını gözlemlediğinde de gözlemlendi. Maymunların beyninde, insan beyninde varlığı henüz belirlenmemiş tek nöronların gözlemlendiğini belirtmekte fayda var.
Bu nöronları keşfeden Parma Üniversitesi'nden sinir bilimci Giacomo Rizzolatti, bunların varlığının diğer insanların düşüncelerini nasıl ve neden "okuyabildiğimizi" ve onlarla empati kurabildiğimizi açıkladığını bildiriyor. Çalışmayı sürdüren bilim insanları, ayna nöronların otizm ve dilin evrimi gibi olguları da açıklayabildiği sonucuna vardı.
Ancak insan beynindeki ayna nöronlara yönelik araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır. Şu ana kadar bilim insanları insanlarda (maymunlardan farklı olarak) tek bir nöron bulamadılar, ancak yalnızca daha fazlasını bulabildiler. ortak sistem ayna nöronları. Sorun şu ki, bir kişideki tek nöronların aktivitesini belirlemek için elektrotları doğrudan beyne bağlamanız gerekiyor. İÇİNDE son yıllar Ayna nöronlarla ilgili tüm çalışmalar MRI kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
Kısacası bilim insanları insan beyninde bir ayna sisteminin varlığını tespit etmiş olsa da tek ayna nöronlarının varlığını kanıtlamak henüz mümkün değil.
Tüm ayna nöron çalışmaları, belirli eylemleri gerçekleştiren insanlara ve maymunlara baktı. Bunun nedeni beynin motor alanının en çok çalışılan ve anlaşılan alan olmasıdır. Bilim adamlarının belirli nöron türlerinin varlığını takip etmesi bu alanda daha kolaydır.
Ancak bu yaklaşım çoğu soruya yanıt vermediği için yetersiz kalmıştır. ilginç sorularörneğin insanların diğer insanların duygu ve hislerini nasıl algıladıklarıyla ilgili.
Bruno Wicker ve meslektaşları tiksinti duygusunu incelemek için fMRI'yı kullandılar. 2003 yılında Neuron dergisinde yayınlanan bir araştırma 14 yetişkin erkeği içeriyordu. Beyin aktivitesi iki durumda ölçüldü: İlk durumda katılımcılardan bütirik asit kokusunu almaları istendi (çürümüş yağ gibi kokuyor) ve ikinci durumda, onlardan hoşlanmadığını ifade ederek yüzünü buruşturan bir adamın videosunu izlemeleri istendi. ve tiksinti. Bilim adamları bunu buldu kendi deneyimi ve başka bir kişinin deneyimini izlemek, beynin ön insulasındaki koku alma alanının belirli bir bölümünü etkinleştirir. Dokunsal temas sırasında beyin aktivitesine ilişkin çalışmalarda da benzer ayna reaksiyonları gözlemlendi.
Diğer bilim insanları, ayna nöronların yalnızca diğer insanların duygularına ve eylemlerine yanıt vermekle kalmayıp, aynı zamanda bu eylemlerin ardındaki niyete ilişkin içgörü sağlayıp sağlayamayacağını da merak ediyor.
“Bir yudum almak niyetiyle bardağı kaldırabileceğiniz gibi masadan da kaldırabilirsiniz. PLOS Biology dergisinde yayınlanan ayna nöronlar üzerine bir çalışmanın yazarı Marco Iacoboni, "Soru ayna nöronların farkı anlayıp anlayamayacağıdır" diyor.
Deneyinde bilim adamlarından oluşan bir ekip fMRI kullanarak fincan alan bir kişinin videosunu izleyen 23 katılımcıyı inceledi. İlk videoda bir kişi, üzerinde parti için çeşitli ikramların bulunduğu hazır bir masadan onu aldı. Bu durumun katılımcıya büyük olasılıkla videodaki kişinin çay içmek istediğini ima etmesi gerekiyordu. İkinci videoda masanın şeker ambalajları ve kirli tabaklarla dolu olması, katılımcıya partinin bittiğini ve videonun kahramanının masayı temizlemek istediğini bildiriyordu. Üçüncü videoda fincan boş bir masanın üzerinde duruyordu. Bilim insanları, premotor korteksteki ayna nöronların, bir parti bağlamındaki eylemlere, herhangi bir bağlam dışındaki eylemlere göre daha güçlü tepki verdiğini tespit edebildiler. Bu, ayna nöronların yalnızca fiili eylemi anlamak için değil aynı zamanda kişinin niyetini anlamak için de önemli olduğu anlamına gelir.
Ayna nöronlar, insanların karmaşık ortamlarda nasıl hayatta kalmayı ve gelişmeyi başardıklarını anlamanın anahtarıdır. sosyal dünya. Bu nöronların mekanizması istemsiz ve otomatiktir. Bu, kişinin diğer insanların ne yaptığını veya hissettiğini düşünmesine gerek olmadığı, sadece bildiği anlamına gelir.
İLE büyük bir pay Büyük ihtimalle kişi, diğer insanları kendisinden farklı değil, kendisine benzer görmeye "programlanmıştır". Temel olarak, tıpkı kendi duygularımızı ve hislerimizi algıladığımız gibi, karşılaştığımız insanları, onların duygularını, niyetlerini ve eylemlerini algılarız.
Orijinal makale: Lea Winerman, - Zihnin aynası, Monitor on Psychology. Amerikan Psikoloji Derneği, Ekim, 2005.
Editör: Simonov Vyacheslav Mihayloviç
Anahtar Kelimeler: ayna nöronlar, sinir bilimi, psikoloji, araştırma
